Kayıtlar

Savaşın Cinsiyeti Yok

Resim
" 1936 da İspanya iç savaşı sırasında ilk kez Sovyet tanklarına karşı kullanılan Molotof Kokteyli, 1939 da Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasında çıkan 'Kış Savaş'ında dönemin Sovyet Birliği Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Mihayloviç Molotof'u aşağılamak amacıyla kullanıldı.    O tarihten günümüze uzanan savaşlarda ve protestolarda defalarca tarafların topraklarını veya kendilerini savunmak için kullandığı bir savunma silahına dönen Molotof Kokteyli bugünlerde halen devam eden Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın önemli bir parçası haline geldi. Öyle ki; Ukrayna Savunma Bakanlığı halkına Molotof kokteyli yapımını öğreten rehber bile hazırladı.    İki ülke arasındaki savunma silahları dengesizliği bakımından Ukrayna hükümeti sivil halktan yardım istemek durumunda kalınca imece usulü Molotof Kokteyli hazırlama iline girişildi.    Hükümetin isteği doğrultusunda çocuklar ve kadınlar başka şehirlere nakledilirken kalan tüm erkeklere ülkeyi savunmak için seferber olunması çağr

Öğretmenlik ?!

Resim
"Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir"  Mustafa Kemal Atatürk     Öğretmenlik, eşittir eğitim demek. Eğitim insanla var olan bir olgu. İnsanın öğrenme, bilme isteği zamanla bilgi birikimlerini nesilden  nesle aktarma ihtiyacını hissettirmiştir. Toplumlar genişleyip kendi kültürlerini var ettikçe daha sistemli eğitime ihtiyaç duyulmuş. Bu ihtiyacın en önemli halkası ise öğretmenlik mesleğidir. Geçmişten günümüze hala önemini korumaktadır. Yalnız öğretmenlere değer verilme konusu ise tartışmalıdır.      Her ülke kendi yapısı ve kültürüne dayalı eğitim vermekte. Türkiye 1923 Cumhuriyeti'n ilanı ile zamanın ve çağın ileri eğitim sistemlerini bünyesine aldı. Harf Devrimi ile dilin daha anlaşılır ve özgün yapısını ortaya çıkaran Mustafa Kemal Atatürk, Millet Mekteplerinde bu yeni alfabenin öğretilmesinde öncü olduğu için 24 Kasım 1928 de Başöğretmen ilan edilir. 1981 yılından bu yana da 24 Kasım Atatürk'ü anma ve Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadı

Konservasyon Nedir?

Resim
   Konservasyon, Fransızca kökenli  "Muhafaza etmek" anlamında bir terimdir. Zaman içinde hasar gören Sanat eserlerinin özgün dokusunu korumak için çeşitli teknik ve teknolojik imkanlarla uygulanan işlemlerin bütününü içerir. Bu işlemi uygulayan uzmanlara Konservatör denir.      Türk ressam Osman Hamdi Bey'in eserlerinin konservasyon sürecini izleyiciye aktaran Sakıp Sabancı Müzesi örneği; bu konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Tabloların X- ışını ile hasar tespiti yapıp ardından hasarların onarımının nasıl işlemlerle yapıldığını görmüş oluyoruz. X- ışını görüntüleme  Alınacak boya örneklerinin yerlerinin belirlenmesi Boya örneklerinin alınması  Boya örneklerinin epoksi reçineye gömülmesi  Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde (SUNUM) enerji dağılımı X - ışını spektroskopisi eklentili taramalı elektron mikroskobu analizleri Koç Üniversitesi Yüzey Teknolojileri Araştırma Merkezi'de (KUYTAM) Raman spektroskopisi analizleri

Hadesin Kapısı

Resim
« Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli, Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden »  Yahya Kemal Beyatlı / Sessiz Gemi      Fotoğrafda Cam Sanatçısı Ömür Duruerk'in Kayıkçı Kharon ile yeraltı dünyasına giden insanları tasvir ettiği Cam eseri yer almakta.     Yunan Mitolojisine ait Hades Yeraltı Tanrısı olarak bilinir ve kelime olarak da "Görünmez" anlamını taşır. Sanıyorum ki görünmezliği öte dünyaya gidenler tarafından görünür oluyor.  Duruerk'in çalışması da o bilinmeyen yeraltı yolculuğuna olan tasviri çok etkileyici kılmış.  « 2014'de Ant

Resmin Üstadı Utku Varlık ile Söyleşi

Resim
     Utku Varlık 1942 Türkiye doğumlu Sanatçı;  1961- 1966 yıllarında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Sabri Berkel atölyelerinden mezun. 1970  Paris  de Ulusal Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda eğitim alan Sanatçı, günümüzde Paris'teki atölyesinde çalışmalarına devam etmektedir.  Figürü kendine has yorumu ve  boyalarındaki ahenk  beni alıp başka diyarlara götüren ender Ressamlardan.      Sanat Tarihine yakın tanıklık ve onca uluslararası bir çok ülkede eserleri sergilenen Utku Varlık ile Sanat İlhamlı okuyucuları için çok güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Merhaba Utku Bey, Ressam olmanın dışında aynı zamanda yazarsınız. İlk kitabınız Zero Hipotez Fragmanlar dışında ikinci bir kitap ne zaman geliyor? Utku Varlık:   Covid ve sonrası başka özel nedenlerle yazıyı bitiremedim, oysa kitabı bu 2022 sonbaharı olarak düşünmüştüm. “AZİZ’E DAİR” ; kitabın adı 1995 yılında yitirdiğimiz yakın dostum Aziz Çalışlar üstüne anı ve yaşanmışlığa özgü bir denemeyle b

ANTİK YANSIMALAR-II °İnci Türkoğlu

Resim
-Nike-    Antik dönem, ilk çağ medeniyetlerini kapsar. Çok tanrılı dinler, mitolojiler, savaşlar, efsaneler hepsi o günden bugüne hala ilham olmakta bizlere. Arkeolojideki her yeni keşiflerle birlikte tekrar şekillenmekte.      Akademisyen Sanat Tarihçisi İnci Türkoğlu 'un "ANTİK YANSIMALAR-II" adlı Resim sergisi de Antik dönemden esintiler sunmakta.      Sergi girişinde Nike yani eski Yunan Zafer Tanrıçası bizi karşılar (Roma Mitolojisindeki adı Victoria'dır). Hitit, Yunan medeniyetlerinin savaş tasvirleri, mitolojik tanrılar, Doğu ile Batının kaynaşmasını sağlayan Büyük İskender ve Yunus peygamberin o efsaneleşen  balığın karnına düştüğü an gibi...  «... Makedon tahtına bir vâris bırakmadan yola çıktı. Ama saraydan ayrılmadan önce tüm varlığını yakınları arasında paylaştırmış.. Yakınlarından biri ona: ‘Kendine ne ayırdın peki?’ diye sorunca, İskender onu ‘Umut!’ diye yanıtlamış...»  Valerio Massimo Manfredi -Büyük İskender -  - Mitolojik Yaratıklar- -Yunus- -Yuna

Kumdan Sanata

Resim
" Cam, saydam yaşamın her alanında kullanılan yaygın bir  malzemedir. Uygarlığımızın tarihsel yoldaşı olan cam, yolculuğuna Anadolu'dan başladı denilebilir. Bir uygarlıklar köprüsü olan ülkemizde yapılan kazılarda bulunan antik cam kalıntıları bunu gösterir. Antik Çağ'dan Türklerin Anadolu'yu yurt edinmesine kadar geçen süreçte Anadolu Arkeolojinin her dönemi camla iç içeydi. Anadolu Selçuklarında camın varlığı bilinmektedir. Beyşehir Kubat Abad Sarayı kalıntılarındaki bulunan tabak, cam kandil ve pencere camları Selçuklu Sanatı içinde gelmiş camcılığın var olduğunu gösterir. Anadolu bir cam ülkesidir.      Osmanlı'da sarayın Ehl-i Hiref Sanat örgütü kayıtlarında ve Nakkaş Osman'ın ünlü düğün kitabı Sürname-i Hümayun'da At Meydanın' daki muhteşem gösteriyi izleyenler "camyer"lerin  geçiş sahnesini hatırlayacaklardır.     Cumhuriyet ülkemizde camın gelişme dönemidir. Kullanım eşyasından giderek sanatsal bir malzeme haline dönme yolu izleyen cam