Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Nakış Bir Hatıra

Resim
"Desen, Sanatın namusu, bereketidir"     der Fransız Ressam Jean Dominique Ingres... Desenler, motifler coğrafyaların, toplumların bilinçaltına işlenmiş benliğinin dışavurumudur. Duygular geçmişten gelen motifler ile şimdinin oluşturduğu bir desenle geleceğe aktarılır. Geleneksel Türk Nakış Sanatı da bunlardan yalnızca bir kısmı.    1930'lu yıllar da bugünkü Kuzey Makedonya 'da başlayan (Srbjani, Skopje, Štip) ... Bir gecede terk ettikleri memleketlerinden diğer bir memlekete hüzün dolu bir ayrılık... Selanik'ten gemiyle Karaköy(İstanbul) de son bulan uzun  yolculuktan bana kalan yalnızca bu  nakışlar; Babaannemin annesinin çeyizinden hiç kullanılmadan kız çocuklarına vermek için saklanmış. Babaannemde kızı olmadığı için ilk kız torunu olarak bana emanet eder. Bu geleneğin başlatılması elbette ki memlekete duyulan hasrettir, oraların kokusundan bir anı ve kanıttır.     El yapımı ve kök boya kullanılarak yapılmış ipliklerde tel işleme detaylarına sahip. Hiç kullanı

HERBARYUM

Resim
Lavanta           Bitkileri, çiçekleri kimler sevmez öyle değil mi? Vazolarda kuruyup gitmelerine üzülsekte kitap aralarında saklarız. Hatta daha bilimsel kurutma olarak Herbaryum hazırlarız. Ben de bu yıl başladığım bitki kurutma yöntemimden bahsedeceğim. Leylak       Herbaryum çeşitli bitkileri kurutup yer, zaman, toplanılan yerin yükseltisi, bitki hakkında önemli bilgiler ve bilimsel adı yer alarak dosya ya da defterlerde saklayıp  biriktirme yöntemi. Bitki Bilimle uğraşanlar için kendilerini geliştirici bir yöntem. Doğa için de bitkilerin kayıt altına alınması ya da yeni endemik türlerin ortaya çıkmasına da vesile olup literatüre geçmesine fayda sağlıyor. İsteyen herkes çok rahatlıkla başlayabilir.         Bana bu herbaryum defterimin oluşmasına ilham olan Prof. Dr. Telem Gök Sadıkoğlu  oldu. Kendisi hazırladığı bitki bilim üzerindeki sosyal medya içerikleri ile çiçeklerin dilini öğrenmemi sağladı. Telem hocanın da çiçek kuruttuğu bir defteri var. Ben de kullanmadığım bir ajandama

Anti- Ego Muhalifliği Sendromu

Resim
   Son dönem psikoloji literatüründe belli davranışlar sendrom olarak yer edinmeye başladı. Anti- Ego Muhalifliği de onlardan biri. Peki bu ne demek?     Anti- Ego Muhalifliği , kendi dışında başarı gösterenleri aşırı eleştirme ve onların başarılarında ortaya koydukları çalışmalara hem fiziki hem sözel şiddet eğilimi gösterme. Yapıcı bir eleştiri olarak değil yıkıcı bir eylem odaklı oluşu, kişiler de karşı tarafın benliğine saygı duymayı zorlaştırır. Narsisimi de barındıran bu psikolojik ruh durumu. Kişinin antipatik olarak görünmesine neden olur. Özellikle Sanatçılarda bu sendroma yakalanma oranının daha fazla olduğu kanısına varılmış.     Kendi emeklerinin karşılığını yeterince görmemek ve kendisinden daha başarılı görülen sanatçılara odaklı bir şiddet, olumsuz  tuttum bireyin sanat yapıtlarına uyguladığı hasarla hat safhaya ulaşır.    Bununla ilgili tedavi yöntemleri ise elbette hayatı zıt yönleri ile kabul edebilmekte ve bilinçaltında ki özgüven eksikliğini gidermede yatıyor diye b

"BİR RESİM BİR HİKAYE" MAHİR GÜVEN

Resim
    TRT2'nin klasikleşen programlarından biri "Bir Resim Bir Hikaye"  sunucusu da Ressam olan Sanatçı Mahir Güven. Her programda konuklarına ilk olarak "Sanat Nedir?" diye sorar. Her hafta farklı bir resim okuma sohbeti ile izleyicilere hem keyifli hem bilgi veren bir deneyim sunuyor. Akademisyen ve Yazar Oğuz Haşlakoğlu ile 30.bölümden bir kare (Konu: Van Gogh ve Gece Kahvesi)        M ahir Güven 'in hikayesine baktığımızda 1958 İstanbul doğumlu Neşet Günal Atölyesinde eğitim aldı. (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi) İlk sergisini 1981 Ankara açmıştır. Kadıköy - Erenköy'deki atölyesinde Sanat çalışmalarına devam etmektedir. Klasikten modernleşme yolundaki Türkiye'nin yansımalarını tuvallerine aktarmıştır. Figürün ön planda olduğu tabloları şiir gibi...  1981 Osman Hamdi Desen Ödülü, 1989 "Güzel İstanbul" Resim Yarışması Birincilik Ödülü "...Yaşamın anlamı senin ile birlikte var olmak istiyor.  Sen de onu korumak zorundasın...&quo

II-Kitap Sayfalarından Beyaz Perdeye

Resim
"Yüreklilik, acizliğimize rağmen doğru olanı yapmaktan geçer"                  Kathryn Stockett'ın The Help, Türkçe'ye "Duyguların Rengi" olarak çevrilen kitabı daha sonra filme uyarlandı (2011). Amerikan edebiyatında olduğu kadar tarihinde de önemli yer edinen bir filmdir. Yazar büyüdüğü şehrin geçmiş dönemlerinde özellikle ırkçılık karşıtlığının yoğun yıllardaki dönemini daha çok kadın ilişkileri üzerinden ele alıyor. Hikaye birçok kadının gözünden aktarılıyor. En çok da siyahi kadınların...           "Kimse bana 'ben' olmanın nasıl bir şey olduğunu sormamıştı. Hakikati söyledikten sonra kendimi özgür hissettim"     Günümüzden çok uzak değil 1960'lara kadar ırkçılığın sorun olduğu dönemler. Köleliği toplumsal birlik için ilk kaldıran ABD Başkanı Abraham Lincoln'a 1865 de suikast düzenlenmesi bir tesadüf değil. Her zaman birilerinin çıkarlarına çomak sokarsanız elbet zarar gömeniz kaçınılmaz.     Ziraat ile geçinen güney eyaletleri

« Doğumdan Sonra Hayat Var Mı?»

Resim
      « Karanlıktaymışlar. İki embriyo, bir ana rahminde... Her şeyden habersiz bekleşiyorlarmış, sudan bir beşiğin içinde... Sarılıp birbirlerine, karanlıkta uyumuşlar öylece... Haftalar geçmiş, ikizler gelişmiş. Elleri, ayakları belirginleşmiş. Gözleri çıktıkça meydana, ikisi de çevrede olup biteni fark etmiş... Ne rahat, ne güvenli bir dünyaymış bu... Sıcak, ıslak, sevgi dolu... "Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki" demişler,  "...bize ne mutlu..."    Gel zaman git zaman, çevreyi keşfe girişmişler. Bu karanlık dünyayı ve hayatın kaynağını demişler. Onları besleyip büyüten kordonu fark edince. O kordonla kendilerini var eden Anne'lerine şükretmişler. Sonra başlamış bir varoluş tartışması: "Buraya nereden geldik, biz nasıl olduk"  diye sormuş ikizler... "Annemiz" demiş biri,   "O bizi var etti, bize can verdi." "Ne biliyorsun" diye itiraz etmiş öteki,  "Sen hiç Anneni görmedin ki..." "Belki de o sadece zih

Van Gogh'un Tabloları

Resim
       Vincent William Van Gogh 30 Mart 1853 (Hollanda) -  29 Temmuz 1890 (Fransa) , yılları arasında yaşadı. Hayatta iken sadece tek tablosu satıldı ama O sanata olan tutkusunu bırakmadı. Resim onun en büyük yaşam stili idi. Kendini resimleri ile var eden bu büyük ressamın, tabloları hakkındaki yorumlarını onun ağzından dinleyelim istedim. İlk olarak hayatında ilk satılan tablosu " Kırmızı Üzüm Bağı " ile başlayalım: Kırmızı Üzüm Bağı  1888 Van Gogh; "... Şu anda sırf mor ve sarı renkler  kullanarak bir üzüm bağı üzerine çalışıyorum... "                  Kafe Terasta Gece 1888 Van Gogh; "... güzel mavi, mor ve yeşil renkler dışında siyah renkli hiçbir şeyin olmadığı bir gece resmi..."  Gece Kahvesi  1888 Van Gogh; "...İnsanlığın korkunç tutkularının kırmızı ve yeşil renklerle ifade etmeye çalıştım. Ortasında yeşil bir bilardo masası bulunan salon kan kırmızı ve koyu sarı renktir. " İkiye Ayrılmış Ayçiçeği  1887 Kesilmiş Dört Ayçiçeği  1887 Ayçiç

IV- Orta Çağın Bilgini: İBN HALDUN

Resim
"İnsan tabiat icabı sosyal bir varlıktır"  İbn Haldun      1332 Tunus - 1406 Mısır yılları arasında yaşamış önemli bir Orta Çağ düşünürü İbn Haldun . Onun döneminde sosyal bilimlerin din ve felsefe ekseninde ilerlediği zamanlar. İbn Haldun çok fazla seyahat ederek bilgisini yaşantıları ile harmanlar ve tüm bu birikimlerini yazdığı eserler ile günümüze ulaşmasını sağlamıştır.        1838 yılında Auguste Comte 'un sosyolojiyi bilim olarak tanımlamadan çok önce İbn Haldun eserlerinde insanları sosyolojik bir disiplin ile ele aldığı görülür. Siyasetçi kimliği dışında sosyolog, antropolog, ekonomist, psikolog diyebileceğimiz çağını aşan bir bilgin.       Osmanlı Tarihçilerince ünü artan ve Batı dillerine çevrilmesi ile 19.yüzyıl da ilgiyi üzerine çeken ve halada ilham veren bir bilim insanı. En meşhur eserinin giriş bölümü olan ve ayrı bir kitap olarak da görülen Mukkaddime ile yanlış verdiği herhangi bir bilgi varsa eleştiriye açık olduğunu dile getirmesi de ayrı öneme sah

Ayna Ayna Söyle Bana

Resim
′ ′Seni sevmeye hazır olmayan insanları serbest bırak. Bu hayatında yapacağın en zor şey. Seni sevmeye hazır olmayanlara sevgini vermeyi bırak. Değişmek istemeyen insanlarla zor sohbetler yapmayı bırak. Varlığına önem vermeyen insanlar için güzel görünmeyi bırak. İçgüdülerinin etrafındaki herkesin iyi dileklerini kazanmak olduğunu biliyorum, ancak aynı zamanda zamanını, enerjini ve akıl sağlığını çalacak dürtüdür... Hayatında memnuniyet, ilgi bağlılık ortaya çıktığında, herkes senin kadar dürüst olmayacak... Bu, kim olduğunu değiştirmen gerektiği anlamına gelmez. Bu seni sevmeye hazır olmayan insanları sevmeyi bırakman anlamına geliyor. Zamanını harcadığın kişiler tarafından ince bir şekilde dışlanır, ince bir şekilde aşağılanır, unutulur veya kolaylıkla görmezden gelinirsen onlara ilgini ve enerjini sunmaya devam ederek kendine iyilik yapmazsın Gerçek şu ki sen herkes değilsin... Ve herkes senin için değil. Bu dünyayı bu kadar özel yapan şey, arkadaşlığına, sevgine, dostluğuna önem ve

Şiir Molası - I

Resim
   BÜYÜDÜM Çay semaverin dışına taştı Elma olgunlaştı Ben büyüdüm birden Nasıl oldu bilmem Atımın üstüne atladım Koşmaya başladım  Ben koştukça küçüldü yumağım Keşke küçük kalsaydım Bebeğimle oynasaydım Bebeğim yere düşdükçe Büyüseydi yumağım ŞİİR: CEYLAN DÖKMEN Kaynak Kitap:  *Kırdığımız Oyuncaklar /Sunay Akın

Kardeşimin Hikayesi'nden Notlar

Resim
    " İnsanların duyguları olmasaydı her şey ne kadar kolaylaşırdı" cümlesinin kitap açıklamasında belirten yazar Livaneli, bu düşüncenin insanın tabiatına ne kadar aykırı olacağının farkında. İşte titizlikle baştan sona okuyucuyu sıkmadan insanlar arası duygu yitiminin olsa olsa Aşk'tan vazgeçerek olabileceğini anlatmış. Aşk'ın bugünkü kavramının çok daha başkalaştığı zaman da gerçek Aşk'ı her şeyden üstün bir duygu, erişilmesi güç bir olgu olarak irdelemiş.       Romanı kahramanın ağzından dinliyoruz. Tuhaf ve ayrıntılı gözlem yeteneği akla cinayeti onun işlediği izlemini veriyor. Gazeteci kıza olan gizli hayranlığı öfke, kızgınlık, üzüntü, aşk gibi bir çok duyguya karşı kayıtsızlığı kardeşinin hikayesini anlatması ve bunu sanki olayları kendi  yaşıyormuşcasına anlatılması romanı sürükleyici, okuyucuyu sıkmadan ve yer yer bilgilendirici oluşu keyifli bir okuma sağlıyor.      Şaşırmadığımı söyleyebilirim komşusunun cinayetini onun işlemediğine. Çünkü hayatta aile

Hayat Seçimlerimizin Bir Dansıdır

Resim
    "La La Land"   Türkçe'ye "Aşıklar Şehri" olarak çevrilen romantik drama ve müzikal bir film. Şehir Hollywood film yapımlarının merkezi Los Angeles da geçiyor. Mia&Sebastian adlı iki insanın hayallerine ulaşma macerası. Biri sahne sanatlarına biri de Caz müziğe tutkuyla bağlı.       Sebastian (Ryan Gosling)  Mia (Emma Stone)        Film danslar eşliğinde diyaloglarla devam ediyor. Danslar izleyiciyi sıkmadan yerinde olduğunu düşünüyorum. Sebastian ile dans ettiğinde Mia'nın ayakkabılarının değiştiğini görüyoruz. Burada alt metinde "eşitlik, denklik" mesajı verilmiş gibi...        İlişkiler adeta dans etmeye benziyor. Önemli olan aynı figürler değil o figürlerin farklı ve ahenkli olması ile ilgili. Her dans bizi bir yöne sürükler ve o yönde de seçimlerimizle yol alırız.       Mia ve Sebastian tesadüf karşılaşmaları sonunda birbirlerine aşık olmuştur. Mia'nın tiyatrocu olmak istemesi; Sebastian'ın da kendi Caz Kulübünü açma hayali ve

Bedri Rahmi'nin Fırçasından, Bedri Rahmi'nin Kalemine

Resim
   Merhaba sevgili Sanat severler gördüğünüz tablo Utku Varlık'ın da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'den hocası olan Bedri Rahmi Eyüboğlu'un "Han Kahveleri" tablosu. Çok yönlü bir sanatçı Bedri Rahmi. Hem Ressam hem Şair ve Amerika'ya kadar uzanan bir hayat. Önceliği hep kendi ülkesi olan sanata adanmış bir kişilik. O zamanlar yazdığı "Türküler Dolusu" şiiri ile bu tablonun ruhuna dokunmak istiyorum. Bedri Rahmi'nin fırçasından Bedri Rahmi'nin kalemine; TÜRKÜLER DOLUSU  Kirazın derisinin altında kiraz Narın içinde nar Benim yüreğimde boylu boyunca memleketim var Canıma ciğerime dek işlemiş Canıma ciğerime Sapına kadar Elma dalında uzağa düşmez Ne yana gitsem nafile Memleketin hali gözümden gitmez Binbir yerimden bağlanmışım Bundan ötesine aklım ermez. Yerliyim yerli olmasına İlmek ilmek, damar damar Yerliyim Bir dilim Trabzon peyniri Bir avuç tiflik Bir çimdik çavdar Bir tutam şile bezi gibi Dişimden tırnağına kadar Ressamım. Yurdumun taşın