Bir Nakış Bir Hatıra
"Desen, Sanatın namusu, bereketidir"
der Fransız Ressam Jean Dominique Ingres... Desenler, motifler coğrafyaların, toplumların bilinçaltına işlenmiş benliğinin dışavurumudur. Duygular geçmişten gelen motifler ile şimdinin oluşturduğu bir desenle geleceğe aktarılır. Geleneksel Türk Nakış Sanatı da bunlardan yalnızca bir kısmı.
1930'lu yıllar da bugünkü Kuzey Makedonya 'da başlayan (Srbjani, Skopje, Štip) ... Bir gecede terk ettikleri memleketlerinden diğer bir memlekete hüzün dolu bir ayrılık... Selanik'ten gemiyle Karaköy(İstanbul) de son bulan uzun yolculuktan bana kalan yalnızca bu nakışlar; Babaannemin annesinin çeyizinden hiç kullanılmadan kız çocuklarına vermek için saklanmış. Babaannemde kızı olmadığı için ilk kız torunu olarak bana emanet eder. Bu geleneğin başlatılması elbette ki memlekete duyulan hasrettir, oraların kokusundan bir anı ve kanıttır.
El yapımı ve kök boya kullanılarak yapılmış ipliklerde tel işleme detaylarına sahip. Hiç kullanılmadığı için herhangi bir yıpranma yoktur. Çiçek detayları ve yer yer geometrik desenler yer almakta. Bize bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar. Sosyal Medya, internet yokken insanların kendilerini el sanatları ile ifade ettiği sözsüz konuşmaların tanıkları.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'dan sürülmesiyle Yugoslavya olarak anılmaya başlanan sınırlar içinde yaşadıkları acıları, şiddetleri, tecavüzleri anlatmamın tarifi yok. Bu sebeple hem anne hem baba tarafımdan Rumeli göçmeni ailemizin tek bavulla sığındıkları Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk' ün bizler için anlamı çok derin ve büyüktür kısaca: Özgürlüktür...
Bugün hala Osmanlı İmparatorluğu'nun çekildiği topraklarda bir asırdan fazla süren kavgalar emperyalist devletlerin elinde huzurun, barışın ve kardeşliğin engellendiği bir satranç tahtasına dönmüştür. Bundandır Anadolu'nun hala göç hikayeleri ile çevrili oluşu.
Umuyorum ki kültürlerin sanatla el ele olması karanlıkları aydınlığa kavuşturacak. Yeter ki bizi biz yapan köklerimizi barışa uzatalım.
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!