İSTANBUL' DA ŞİFA BULMAK
Melis Bektaş'ın küratörlüğündeki sergide;
Araştırmacılar
( Cemre Gürbüz, Gabriel Doyle, Naomi Cohen)
Sanatçılar
( Arek Qadrra, Berke Kopuz, Canavar, Deniz Çimlikaya, Ece Eldek, Eda Aslan, Eda Emirdağ & İrem Nalça, Emin Köseoğlu, İpek Yücesoy, İsmet Köseoğlu, Marina Papazyan, Metehan Özcan, SABO, Seydi Murat Koç, Umut Erbaş, Yekateryna Grygorenko)
"Heykelim; ona bakana, sıcak bir yuva olmayı vadeden birer topluluğun görüntüsü. Karşımızdakileri de, güvenli olmayan bir dünyada, güvenli bir yer, bir topluluk arayışı olumlu sonuçlananlar, kesin ve daimi olarak ait olunacak o topluluğu bulanlar.
Her gerçek topluluk gibi bu toplulukta da yalnızca bugünden bakıldığında mevcut. Gelecekte yer almakta.
Heykel, karşıdan aralarına katılabilecek bir topluluk görüntüsü verirken, yanına ulaşıldığında içine girilemez, içinde var olunamaz bir halde.
Heykele yaklaşıldığında topluluğun görüntüsü yitiriliyor. Renk ve siluetten ibaret iki boyutlu kompozisyon elemanları ile karşılaşıyor. İki boyutlular ile oradan olmadıklarını işaret eden parçalar sadece heykelin mekanında ve konumlandırdıkları yerlerde; doğru uzaklıktan bakılırsa kapalılık, uzakta kalma ve gelecekte var olma hali gerçek bir hayali topluluğun göstergesi."
"Bir ben,
Kendime tanıdık.
Bir ben
Kendime sakladığım
Bir ben
Herkesten gizlenen
Bir ben
Kendime yabancı
Bir ben
İçimde bilinmeyen"
Hastalıklar, salgınlar bizleri kendi çizgimiz de bir iç sesi duyma noktasında bir arayışa sokuyor. Sanatçının "Otobiyografi" adını verdiği çalışması bu konuda izleyiciye bir ayna oluyor.
Yekateryna Grygorenko "Akabe"
Hastalık anları denizden gelen bir bilinmezlik sesi gibi korku verir ve zamanla uzaklaştıkça o korku ufukta kaybolup gider. Hastalık analarının farklı evreleri vücut parçalarını andıran yerleştirme ile bir hatırlatma anı yaşamakta. Kaçmadan o anların içinden geçme cesareti kabullenişi, ardından şifa için gerekli eyleme geçme gücü verir.
Ece Eldek "Buluşma, Entalasyon"
Bu yerleştirmede sanki buluşmak isteyip de birbirini göremeyen farklı yönlere odaklanmış bir ters yön kalabalığı var. Farklı arayışlardaki insan yığınlarının kapladığı bir meydan havası. Birlikte ama yalnız...
Aslında burada Taksim Gezi Parkının tarihinde mezarlık oluşu mezarlıkların kaldırılıp yerine askeri Taş Kışlanın yapılması ve tekrar yıkılıp parka yani yeniden açık alan oluşundan ilham alan sanatçı; Açık alan, meydanlar, mezarlık dahi olsa insanlığın birlik oluşunun bir şifa akışı gerçekleştirdiğine dikkat çekmeye çalışmış. Ölüm bizi birleştirir. Mezarlıklarda olduğu gibi.. Hastalık bizi yakınlaştırmalı, yardımlaşma ve şifaya yol ve köprü olmalı.
Metehan Özcan "Kızılay'ın Öz Kızları"
Hemşirelik tarihine kısa bir giriş diye biliriz. Bu sloganda o geçmişe bir gönderme duvar çalışması.
2021 de yaşanan son dönem salgın bizi sanatla şifa bulma yoluna itti. İyileşmemiz gereken bedenden çok bilinç seviyelerimiz ve ortak bir dil olan yine sanatın gölgesinde buluşmaya çalışıp şifalandığımıza bir imkan 21.yüzyılı...
Sanat dolu bir yazı olmuş, kaleminize sağlık 👏👏👏
YanıtlaSilTeşekkür ederim Tahsin Bey, aynı zamanda farkındalıklı bir çalışma idi. Geçmiş sergi olsada güncelliğini hala koruyor.
Sil💛
YanıtlaSil