ÇEMBERİMDE GÜL OYA



“Yaşamanın zor, insanları tanımanın kolay olduğu zamanlardı. Şimdi yaşamak kolay, insanları tanımak zor.”

      Çağan Irmak'ın efsane dizisi Çemberimde Gül Oya (2004-2005) oyuncu kadrosunda yer alan oyuncular; 

Selda Akkor, Işıl Yücesoy, Suzan Aksoy, Şerif Sezer, Özge Özberk, Mehmet Ali Nuroğlu, Melisa Sözen... 

    Dizi yayınlandığında ortaokulda idim. O yaşlarda  birisi için 70'li yıllar bildiğim dönemler değil. Haliyle Türkiye'nin o dönemleri bende çok merak uyandırmıştı. Erken yaşlarda izlediğim bu dizi beni büyüten bir diziydi diyebilirim. 

     Dizi 1970'li yıllara götürürken aynı anda günümüze değiniyordu. Tarih dizilerden, filmlerden öğrenilmez. Ama bu dizinin farkı her tarzda insanın hayatına dokunan ve insanları anlamaya çalışan bir  yanı vardı.



Madam Niki:

"Altı yaşındaydım. Mübadelede gittik Selanik’e. Muharebe çıkacak diye dedilerdi komşular. Ortalık yangın yeri, bir görsen. Hepsi değil ya, bir kaç insan, keseceğiz sizi, asacağız dedi. Altı yaşındaydım, bir tek o korkuyu hatırlarım. Babam Adonis, rahmetli. Bir komşumuz vardı, Halim Efendi, nur içinde yatsın. Konağı satmış göründük kağıt üstünde. Kuruş para almadı bizden. Tapusunu verdik Halim Efendi’ye. Şimdi gideriz Halim Efendi dedik, ama bitecek bu savaş elbet, bitecek bu delilik. Türkiye’dir bizim vatanımız. Döneceğiz geri elbet. İşte o gün bir evimiz, bir yuvamız olsun burada. İsterim senden konağı geri dedi. Ağlaştık da ayrıldık biz. Altı yaşındaydım. Geldik Selanik’e. Sözde Yunanlıyız, iz bilmez yol bilmez. Burnumuzda tüter Türkiye. Bir denizin karşı kıyısına bakarız, sanki Türkiye’dir. Ben o zamandan alışkınım, sıkmayasın canını. Bize öğretmişler, bir ülke, bir vatan. Ülke dediğinin taştan demirden duvarı mı vardır? Bilemedim ülkem neresi, yanlış saksıda büyüyen bir çiçek gibi. Hatırlarsın bir kaç sene evvel bu Kıbrıs Barış Harekatı. Kapımıza yazılar yazdılar, piskos makalyos diye. Ben alışkınım gavurun kızı olmaya. Çıkıp pencereye bağırdım hepinizden daha Türkü’m diye. Dinleyen kim? Madem öyledir, madem düşman eder bizi vatan dediğin şey. Yoktur benim vatanım. Güneşimi, suyumu verin yeter. Öyle değil?"



   

     Madam  Niki'nin konağı dört aileye yuva olmuştu. Mehmet  ile  Yurdanur'un üniversite de başlayan aşkları, Yurdanur'un babasının siyasi farklardan dolayı karşı çıkmasına rağmen devam edecektir. Yurdanur babasının tüm  zenginliğini bırakıp Mehmet ile Madam Niki'nin konağında sıfırdan bir hayata başlar.

     Anne yüreği işte Sema Hanım eşi Dinçer Beye rağmen kızını hiç yalnız bırakmaz. Çünkü o da bu duruma  üzülse de içten içe kızının cesur ve güçlü duruşunun etkisine kapılır. İnsan vazgeçtiği şeyler için güçlü nedeni varsa o yola girmeli. Hayat yaşanmadan bilinmediği gibi denemeden de bilinmez. Mehmet ile Yurdanur'un evliliği birçok sınavdan geçse de her daim içlerindeki sevgi onları ayakta tutacaktır.



Sema (Işıl Yücesoy) :

" Ben alelade bir kadınım belki. Aşkı, sevdayı bilmedim ömrüm boyunca. Gözümü açtığımda on sekizimde babanı gördüm bir tek. Doğru, aşk, sevda nedir? Bilemedim ben ama birini sevmenin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Seni doğurduğum gün öğrendim. Seni kucağıma verdiklerinde anladım ne demekmiş birini sevmek. Kimse için bir şey olmadım belki ama ana oldum. Sende anlarsın bir gün belki...Dilerim Allah sana en güzel yazıyı yazmış olsun kızım"




Mehmet (Mehmet Ali Nuroğlu):

 “Hani böyle karanlık bir gecede  ıssız bir yolu tek başına yürürken, bir köşeyi dönersin de deniz çıkar ya karşına... Sonra o denizde bir gemi belirir... Sen sevinirsin, hiç nedensiz ama...Sonra için kıpırdar ya... Seni tanıdığımdan beri hep bir gemi geçiyor içimden. Hep ama... ”

     Dizinin günümüz sahnelerine baktığımızda Mehmet ile Yurdanur'un kızları Feriha büyümüş ama çağının getirdiği serbest bir hayatı  tercih eder. Bu yüzden annesi ile mesafeli bir ilişkisi vardır. Bu mesafe  bir dergi ajansında çalışan Feriha'nın 70'li yıllara dair hazırlaması gereken bir yazı dizisi ile değişecektir. Çünkü o dönemlere dair tek tanığı annesidir. Başlarda bu bir zorunluluk  gibi  gelse de anne kız zamanla birbirine yakınlaşır.


    Feriha (Melisa Sözen) 

      Feriha o yıllardaki gençliğin düşünceleri, hayalleri uğruna göğüs gerdikleri sorunları dinledikçe, çağının gençliğini ve başta kendisini sorgulamaya başlar. Aynı durum Yurdanur içinde geçerli. Bu farklı zamanlardaki paralel aktarılan senaryo eski ve yeni kuşak çatışmasını da ele alıyor. Geçmiş ve geleceğin barıştırıldığı dizi 40 bölümden oluşmakta. 


              Yurdanur (Selda Akkor) 

    1970'li yılların İstanbul'una ve Türkiye'sine yolculuk yapmak isteyenler için mutlaka öneririm. Ve yazımı beni en çok etkileyen sahnelerinden biri olan, Yurdanur'un gençliğinde öğretmenlik yaptığı okul çıkışındaki sözleri ile noktalıyorum...




Yurdanur /Gençliği (Özge Özberk) :

" Kitapların yakıldığı, insanların fikirleriyle suçladığı bu günleri unutma, unutma ki anlatabilesin bunları. Türkiye'yi sevmeyi anlat birilerine... Birileri bunu hep yanlış anladı" 

Yorumlar

  1. Dizi yayınlanırken orta ikinci sınıfa gidiyordum. Gerçekten o yaşta bile beni fazlasıyla etkileyen bir dizi olmuştu. Hala da bu derece kaliteli, anlam yüklü bir dizi gelemedi. Her karakter için onların ağzından paylaştığınız yazılar da ayrı bir tat katmış paylaşımınıza. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar çok teşekkür ederim Semih Bey, bana küçük yaşta kattıkları unutulmaz. Sözleri aktarma dan o duyguyu vermem zordu. Türkiye'ye yi kucaklayan böyle diziler umarım artar. Çok teşekkür ederim ilginize, yorumunuza

      Sil
  2. Dizi yayinlandiginda tam ortaokul son ve yeni liseye başlamıştım.dönem dizilerinin ilkidir ama ilk olduğu için çok özeldir.küçük Kara balık ve Samed bahrengiyi kesfetmeme ve çok sevmeme sebeb olmuştur.başka türlü bir şey istediğimi ve istememiz gerektiğini, küçük kara balığın sözünü tuttuğunu,hayallerimizen vazgeçmemiz gerektiğini bize hatırlatan bu diziyi ve müziklerini hiç unutmayacağım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı dönemlerde izlemişiz. Dediğiniz gibi beni de çok etkilemişti. Küçük Kara Balık'ı sevmeme ve büyüklerin dünyasının çok farklı olduğunu, eski İstanbul ve Türkiye'ye dair çok şey öğrenip erken olgunlaşmamı sağladı. Kitap gibiydi her açıdan dizi. Bu dizinin hayranları olarak kolay kolay her diziyi sevebileceğimizi düşünmüyorum. 🌟

      Sil

Yorum Gönder

Sanat İlhamlı Kalın!

ÖNE ÇIKANLAR

III- Kitap Sayfalarından Beyaz Perdeye

Genç Ressam Süleyman Erdoğan ile Söyleşi

SANATTA YARATICILIK

İSTANBUL' DA ŞİFA BULMAK

Dönüşüm Etkisi

Doğukan Çiğdem ile Söyleşi

Şehrin Dokusu: Heykeller

Sanatçı Bahar Bilici Öztürk ile Söyleşi

Picasso'ya Dair

SARI IŞIĞIN İZİNDE