MU Kıtası
Pasifik okyanusunda bilinen insanlık tarihinden çok daha önce MU, adıyla büyük bir kıtada yer alan medeniyetin çok gelişmiş ve Tanrı'nın varlığına inanan bir topluluk olduğu düşünülüyor.
" Yalnızca tek bir Yüce Varlığı tanıyorlar ve ona kolektif bir sembol aracılığıyla tapıyorlar. Yüce Varlığın, yani Yaratıcının çok sayıda sıfatı bulunuyordu ve bunların her biri ayrı ayrı simgeleniyordu."
J. Churchward
İngiliz James Churchward (1851-1936) bu konuda yaptığı derin araştırmalar sayesinde bu konu son yüzyıldır çok gündemde. Bilimsel açıdan bazı tarihçilerce sadece efsane olarak bazılarınsa da ciddi önem verilen "Kayıp Kıta Mu" teorisinin oluşmasına neden oldu.
James Churchward Subayken Hindistan da Naacaller adlı tabletleri öğrenir. Birkaç yerli Rahip tarafından korunan bu eski tabletleri Churchward'a öğretirler. Tabletleri uzun incelemesi sonunda Maya, Mısır, Antik Yunan, Sümer, Uygur gibi birçok medeniyetin Mu'nun devamı olduğunu iddia eder. Atlantis de Mu'nun bir kolonisiydi. Mu'dan kısa zaman sonra o da sular altında kalmıştı. Çoğu kültürlerde farklı adlarla anılan bu doğa felaketleri de böyle bir kıtanın varlığını güçlendiriyor.
Naacall Tabletleri de Mu'nun ilk insanlık medeniyeti olduğundan bahseder. İnsanın özel bir canlı olarak dünyada meydana geldiğini ve Tanrı'nın özünü içinde sakladığı gibi yüce bir varlık olarak görülür. Ve dünyanın kozmolojik oluşum evrelerinde anlatılır. Hemen hemen bugün ki bilimsel verilerin tarifine çok yakın bir anlatımla.
"... Şekilsiz, boşlukta dağılmış duran gazlar bir araya gelsin, o gazların bir dünya şekillensin. Ve gazlar fırıldanan dönen bir kütle halinde bir araya geldiler....
...
Karada yaşam doğsun. Ve güneşin ışınları, kuru toprağın tozları da dünyanın ışınlarıyla karşılaştı ve onlardan kozmik yumurtalar meydana geldi. Bu kozmik yumurtalardan da yaşam doğdu, tıpkı emredildiği gibi ve tüm bunlar olup bittikten sonra yedinci zihin konuştu: Bize benzeyecek olan insanı yaratalım ve ona, bu dünyayı yönetmesi için güçler bahşedelim"
Naacall Tabletleri
Bu zamana kadar birçok bilinen sembollerin MU kökenli olduğunu J.Churchward kitaplarında bunları derinlemesine anlatmıştır. İnsan beyninin çalışma sistemine baktığımızda bir şeyi benzeterek aktarmanın öğrenmeyi ne kadar kolaylaştırdığını artık biliyoruz. Düşünün ilk insanların çağında bunları aktarmanın en kolay yolu sembollerdi.
Her bilimsel öğreti şimdiki gibi teleskoplar, mikroskoplar ile değil de sembol dili üzerinden anlatmak MU da bulunan birçok farklı kavmin ortak bir özelliğiydi. En basit ve hızlı bir şekilde herkes bu kuralları kavrayabiliyordu. En önemli evrenin yaratılışındaki semboller;
- Daire ◯
- Üçgen △
- Kare □
MU uygarlığının en önemli simgesi daire içinde nokta;
𐍈
(Daire, güneşin simgesi ve Mu'nun en önemli sembolüydü.)
"Sembolleri ilk kullanılmaya başlandığı zamanki hedefleri, bireyin zihnin; Sonsuz Olan'ın üzerine yoğunlaştırabilmesine olanak sağlamak, bakışını sembol üzerinde sabitleştirmek suretiyle dikkatinin dış seslere veya görüntülere çekilmesinin önüne geçmekti. Sembolün kendisine tapılmayacağı veya ibadet edilemeyeceğini öğretmekte çok titizdiler, o yalnızca kişinin zihninin etrafta dolaşmasını engellemeye yarayan bir şekilde. Sadece Tek bir Tanrı'nın olduğu dikkatle öğretiliyordu. "
James Churchward
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile MU ilişkisine bakalım biraz da;
"Ecdadımız büyük imparatorluklar kurmuş, uygarlıklar yaratmış. Bizim görevimiz bunları aramak, incelemek, kendi milletimize ve dünyaya tanıtmaktır."
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk, James Churchward kitaplarını Türkçe'ye çevirmişti. Çünkü MU kıtasının Türkler ile ilgili olduğunu düşünüyordu. Tahsin Mayapetek bu konuyu araştırması için Meksika Büyükelçiliğe getirilir. Latin Amerika ülkelerinde birçok araştırma yapar. Bulduğu belgeler Atatürk'ün Güneş - Dil Teorisini güçlendirecek şekilde idi.
Soru şu:
Türkler Orta Asya'ya nereden geldi?
Eğer Kayıp Kıta MU' nun doğal felaketler sonunda yok olmasıyla birlikte Doğu Asya'ya bir grup batıya Kuzey Amerika bir grupta Kuzey Avrupa'ya göç ettiği tahmin ediliyor. Bu saydığım rotadaki yerler mimari ve dil özellikleri ile benzerlikler taşıması iddiaları güçlendiriyor. Hatta dinlerinde İslamiyet'e benzer özellikler göstermesi de ilahi (manevi) anlamda bilgi birikimine işaret ediyor. Ayrıca Meksika eski yerli dillerindeki kelimelerin Türkçe ile benzer çok sayıdaki işaretler de bu araştırmayı daha da önemli kılmıştır.
Tahsin Bey İslamiyet'in Musevilik ve Hristiyanlık gibi MU dininden etkilendiğini iddia eder. Olaya materyalist açıdan bakarak Kuran'ı Hz. Muhammedin'in yazdığını iddia edecek kadar olayı ileri götürür. Buna kanıt olarak Naacal tabletlerini gösterir. Atatürk Tahsin Bey'in olaylara objektif bakamamasından dolayı araştırma sürecinde kendisi ile arasına mesafe koyar.
İslamiyet'in MU'dan değil aksine tüm dinlerin tek Tanrı bildiğine, Kuran'da da bahsetmesi ve Yaratıcının tüm milletlere buyruk yolladığı ama insanların zamanla bu inanışları saptırdığı , Allah'a ortak koştuğu anlatılır.
İslamiyet ilk insandan bu zaman kadar ilahi sistem bilgilerini Peygamberler aracılığıyla anlatmıştır. Son kitap Kuran ve son Peygamber Hz. Muhammed'in arkasından bir daha uyarıcı, elçi gelmeyeceği biliniyor. MU da yine Allah'ın buyruklarını yerine getirip sonrasında inançta sapma gösterdikleri için kendi sonlarını getirmiş olabilir. Kıtadan kurtulanlar o felaketin şaşkınlığı ile bildiklerini farklı yorumlayabilirler. Bu da nesilden nesle söylencelerin paralelde benzer ama içerikte değişik anlatılara bürünmesiyle sonuçlanabilir.
Kuzey Amerika Yerlileri (Kızılderililer), Mısır, Sümer, Etrüksler, Hititler, MU' nun devamı uygarlıklar olabilir. Baktığımızda Dünya Mirasına büyük katkı sağlayan ilime sahiptiler. Orta Asya Türkleri özellikle Uygarlar ile büyük benzerlikleri, Türklerin Dünya Tarihinde en eski millet olduğunu gösterir. Hatta Türk milletine daha az peygamber, uyarıcı gelmesini de bu milletin sadık, çalışkan ve adaletli oluşuna yoruyorum.
J. Churchward'ın kitaplarında Evrim Teorisini çürütecek kanıtlar ileri sürmüş olmasına rağmen Tahsin Bey'in dindışı bir toplum fikrine kanıt aramaktan alı koyamamıştır. Bu tutumu M.K. Atatürk tarafından da yadırganmıştır. Çünkü Atatürk'ün amacı MU Uygarlığının Türk Tarihi açısından önemi ve İnsanlığa getirdikleri katkılardı. Din gibi kutsalların bu araştırmada önceliği değildi. Öyle ki Tahsin Bey'in görüşleri Atatürk tarafından çürütülmüştür.
"Tanrı birdir, büyüktür. Allah, kulları gereken olgunluk noktasına erişinceye kadar içlerinden araçlarla dahi kullarıyla ilgilenmeyi Tanrı olmanın gereği saymıştır. Onlara Hz.Adem Aleyhisselem'dan itibaren yazılı, yazısız, sayısız denecek kadar çok haberciler, peygamberler ve elçiler göndermiştir; fakat peygamberimiz aracılığıyla en son dini hakikatleri ve uygarlığı verdikten sonra artık insanlıkla birtakım aracılar koyarak ilişki kurmayı gerekli görmemiştir. Hz.Peygamber son peygamber olmuştur ve kitabı eksiksiz kitaptır."
Mustafa Kemal Atatürk (1922) 'ün bu sözleri dine ve İslamiyet'e bakışını özetler.
Atatürk'ün ölümünden sonra MU ve diğer eski uygarlıkların araştırılması devam ettirilmez ve unutulup gider. Mu ve Atlantis gibi medeniyetlerin varlığı iddia edilen yerlerde buluntularına rastlanılmaması efsane olarak kalmasına neden olur. Son yıllarda Arkeoloji ve Dil Biliminde gelişmeler sonunda MU kıtasına işaret eden çok sayıda belgeler var. Arkeolojik bulguların daha da artmasıyla bulunan sonuçların bilim dünyasında tartışma yaratan bu efsaneye açıklık getireceğine inanıyorum. 20. Yüzyılın başında Atatürk'ün bilime, araştırmaya, sorgulamaya ne kadar önem verdiğini, ileri görüşlülüğünü ve liyakatli oluşunu görmekteyiz.
Peygamberler tarihlerine bakacak olursak Mu kıtasının Nuh Peygamber kavmi olduğunu düşünüyorum. Dinler tarihinde Nuh'un kavminin yaşadığı Tufana kadar dünyanın çoğunluğunu etkileyecek bir doğa felaketi yaşanmamıştır. Nuh gemi yaparak insanlığın bir kısmını kurtarmıştı. Bu gemi Asya'dan karaya oturduysa Asya'dan yayılan Avrupa, Afrika, Amerika'ya doğru giden insanlık yeni yurtlar ve medeniyetler kurmuş olmaları çok daha güçlü.
" Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir; yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtan bir hal alır."
Mustafa Kemal Atatürk
Kaynak Kitaplar:
° Atatürk ve Kayıp Kıta Mu-1 / Sinan Meydan
°°Atatürk ve Kayıp Kıta Mu-2 / Sinan Meydan
°°° Peygamberler Tarihi / M. Asım Köksal
°°°°Kayıp Kıta Mu / James Churchward
°°°°° Mu'nun Kutsal Sembolleri / James Churchward
°°°°°° Mu'nun Çocukları / James Churchward
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!