Okuma Sanatı
" Kitap okumak bir sanattır, belki de yazmak kadar güç bir sanat."
Peyami Safa
Peyami Safa'nın sözlerine katılıyorum. Çünkü iyi, kötü herkes yazarak ya da konuşarak bir şekilde kendini ifade edebiliyor. Okumayı her ne kadar sevdiğini söylese de maalesef çoğu kişi bunu eyleme dökemiyor. O yüzden diyor ya yazarımız güç bir sanat diye. Edebiyatçılarımızı ayrı tutuyorum tabi ki yazmanın basit bir şey olduğundan bahsetmiyorum. Sadece iyi bir okur olmak ne demek? bunu sorguluyorum.
Okumanın önündeki başlıca engel zaman, vakit bulamama hali. Bulanlarda ne okur ya çok satanlar ya da sevdiği tek yazar belli bir kategorideki kitaplar...
Öncelikle zaman yaratmak için illa gün için de saatlerce boş vaktimizi beklemekten bahsetmiyorum. İşimiz, okulumuz ve daha bir sürü sorumluluklarımız var. Bekleyemeyiz! yalnızca günlük sorumluluklarımıza kitap okumayı dahil ederiz! Bunu görev haline getirirsek bu süreç bizde sıkıcı bir durum yaratır. İşte kitap okuma sanatı da bu nokta da devreye giriyor.
Önceliğimiz kendimize şu soruları sormak olmalı. Bunu hangi yemeği yapmaya karar verdikten sonraki hazırlık sürecine benzetebilirsiniz;
- Kitap okumayı seviyor muyum?
- Ne tarz konuları merak ediyor ve seviyorum?
- Bu zamana kadar okuduklarım nelerdi ve onları okuduktan sonra ne öğrendim ya da hayatıma bir faydası oldu mu?
- Haftalık, aylık ya da yıllık ortalama kaç kitap okuyabilirim?
Sizlerden bu sorulara cevap vermenizi, düşünmenizi istiyorum. Her zaman doğru sorular doğru cevapları verir. Kendinizde bulduğunuz cevaplar size bir yol haritası çizecektir.
Kişinin kendini bilmesi çok önemli. Birine iyi gelen kitap diğerinde aynı farkındalığı oluşturmaz. Bu da okunan kitaptan alınan verimi düşürür. Zaten kısıtlı zamanlarda okuyorsak okuduklarımızın bize verimi yüksek olmalı ki düzenli bir kitap okuma davranışı kazanalım. Eğer okuma konusunda ciddi açığınız olduğunu düşünüyorsanız hemen gidip Dünya Klasikleri ile başlayın demiyorum. Kısa öykü ya da şiir kitapları ile başlayabilirsiniz. Örneğin Türk edebiyatında öyküleri ile her yaş grubuna hitap eden Ömer Seyfettin'in öyküleri olabilir. Günümüz yazarlarından da okumaya başlayabilirsiniz ama geçmiş dönem yazarlarını es geçmek okuma sanatında ustalaşmayı engeller.
İnsanlık dil gelişimini büyük oranda geçmişten geleceğe hep geliştirme çabası içinde olmuştur. Dil sadece bir kültürün iletişim aracı değil dünyayı yorumlayış şeklidir. Bu yüzden günümüz odaklı olmak, sadece yerli yazarları okumak bizim okuma ufkumuzu genişletmez. Geliştirip geliştirmemekte bir tercih ama okuma sanatını hayatınıza geçirmek istiyorsanız bunlar çok önemli.
İlk öykü ya da şiir kitabınızı aldınız. Günlük mü haftalık mı okuma saati yapacağınıza da karar verdiniz. Belki de Dünya Klasiklerine hakimsiniz artık daha farklı tarzda kitaplara yönelmek istediniz. Sonuçta okumaya niyet ettiniz. TV den, sosyal medyadan ya da en çok sizin dikkatinizi dağıtan uğraşlara 15 dakika ara vermek. O, 15 dakikayı da seçtiğiniz kitaba odaklamak. Zamanla okumanız hızlanacak ve alışkanlık kazanacaksınız. Öncelikle o küçük adımları atmak gerek. Kaçırdığınız her okuma eyleminiz için bir sonrakine 5 dakika daha ekleyin. Ve planınıza sadık kalmaya çalışın. Bunu kitapla randevulaşmak olarak düşünürseniz eğlenceli hale dönüşecektir.
Kitap okuma alışkanlığınızı zaman içinde kazandığınızda heyecanla yeni keşfedeceğiniz kitapların peşine düşeceksiniz.
❥ Okuma Sanatının incelikleri;
- Okumayı belli zaman dilimlerinde alışkanlık haline getirmek,
- Yerli edebiyatın belli dönemlerdeki geçmiş yazarlarını okumak,
- Dünya edebiyatında hemen hemen her kıtaya ait geçmiş ve güncel yazarlardan en az bir tanesini okumak,
- Her tarzda en az bir kitap bitirmek,
Biyografi...vs.)
- Okuduğunuz kitapları alıntılarla, özetlerle not almak,
Kendi deneyimlerime gelecek olursam. Lisedeyken bu düzenli okumayı çoktan kazanmıştım. İstanbul gibi bir metropolde okula giderken (okulum uzaktı) otobüslerde, duraklarda okumak için fırsat kolluyordum ki ben hiç sesli mekanlarda kitap okumaya alışkın değildim. Lise yıllarım boyunca hemen her yerde kitap okuyabilir hale gelmiştim. Bunu o zamanlar bilinçli yapmıyordum. Sadece okumayı seviyordum ve şanslıyım ki o zamanlar sosyal medya ve şu anlardaki kadar çeldirici bir dijital dünya yoktu. Herkesin ilk boş anında elindeki akıllı telefona sarılması gibi bende her daim çantamda olan kitaba sarılırdım; durakta, hastanede, teneffüsler de vs...
Anne olduktan bir 6 ay kadar kitap okuyamamıştım ve o zamanlar bana çok uzun bir süre gibi geldi. Artan sorumluluk ve yorgunlukta kendime bir rota çizmeye çalıştım. Çocuğumu uyuturken o süreçte elimde kitap okumaya çalışırdım. Başlarda çok yavaş ilerlesem de hem annelik hem de günlük işler dışında yeniden düzenli okuma anlarıma geri dönmüştüm.
Akıllı telefonlarında artık e-kitap okunabilme özelliği zamanı dar olanlar için büyük kolaylaştırıcı olduğunu düşünüyorum. Yeter ki okumaya niyet edin ve küçük adımlarla başlayın! Sesli kitapları sorarsanız, tavsiye etmiyorum. Çünkü seslisi okumak olmuyor dinlemek oluyor!
(Görme sorununuz yoksa okumaya gayret edelim)
Okuduğum kitapları, nasıl not alma alışkanlığı haline getirdiğimi konuk yazarı olduğum blog da anlatmıştım okuyabilirsiniz;
Sizlerin okuma alışkanlıkları nasıl? Tavsiyelerinizi de yorumlara bekliyorum!
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!