Dönüşüm Etkisi

 Merhaba değerli okurlar, 

   Sanat yoluyla dünyayı, insanları ve en önemlisi kendimi anlamaya çalışanlardan biriyim. Kendi dönüşüm yolculuğumda fazlaca deneyim elde ettim. Tabi ki olma haline geldiğimi iddia etmiyorum. Ancak kendi yolumda gördüklerimi aktarmak bana iyi geliyor. 

   Kişisel gelişim, insan psikolojisi üzerine o kadar çok kitap, görsel yayın var ki içlerinden doğru ve sağlıklı olanları ayırt etmek henüz yolun başında olanlar için kolay olmadığının da farkındayım. Yaşam bizleri bir şeylere dönüştürüyor ama neye? İşte bu sorunun cevaplarını iyi aktaran dönüşüm etkisi yaratacak olan üç kitaptan bahsedeceğim sizlere. Bu kitapları alıp okumayı düşünürseniz paylaştığım sıraya  uygun devam edip okumanız; bu üç kitabın etkisinden daha sağlıklı verim almanızı sağlar. 

(Bilimsel yanı olan kısaca ayakları yere basan net ve kolay uygulanabilir içerikli kitapları tavsiye için dikkate alıyorum) 


 1. REZONANS KANUNU - Pierre Franckh 

      Alman yazar Pierre Franckh, Rezonans Kanununun hayatımıza nasıl etki ettiğini ve bu kanunun nasıl çalıştığını anlattığı kitabı, bilimsel araştırmalarla  destekleyerek okuyucuyu bilgilendirdiği gibi  yol gösterici nitelikte. 
    Kuantum alanı uzayın en dip köşesinden, görünmeyen hücresel yapılara kadar atom altı yapının iç içe birbirine bağlı olduğunu büyük ölçüde kanıtladı. Bu bağların her birinin titreşim yani frekans yaydığını, titreşimlerinde benzer olanlarının bir araya gelerek oluşturdukları yapılara ise  Rezonans (yankı, titreşim) alanı oluşturmakta. Parçanın bütünü, bütününde parçayı etkilediği bu sistem birleşik bir diyalog ağını oluşturur. 
  
" Zaman hiç de göründüğü gibi değildir. Sadece bir yöne doğru hareket etmez. Ve gelecek, geçmişle aynı anda mevcuttur." 
Albert Einstein

" Rus bilim adamları, Vladimir Popoin, ve Peter Gariev; DNA'nın şimdiye kadar zannedilenden çok daha büyük bir anlam taşıdığını ispatladı. DNA çevreyle iletişim aracı" 

Pierre Franckh  

"Nelerle karşılaştığımıza ya da neleri kendimize çektiğimize bakarak, içimizin nasıl programlanmış olduğunu görebiliriz.  
 
Sana ve senin gücüne inanan, senin içinde mevcut olan harika yeteneği gören, senin vizyonlarınla kendilerini bağdaştırabilen ve onları destekleyen insanlarla vakit geçir. 

Başka insanlara, daha ne kadar senin hayatını yargılama, seni aşağılama ya da seni olumsuz etkileme hakkını vereceğini şöyle bir düşünmek istersen! " 
Pierre Franckh

 

⚛ Rezonans Kanunu:

  • Her şeyi bağlayan bir enerji alanı mevcuttur.
  • Bu enerji alanı, bizim rezonans alanımızla iletişim halindedir.
  • Rezonans alanımızı, duygularımızın diliyle, düşüncelerimizin enerjisiyle ama öncelikle inançlarımız vasıtasıyla oluştururuz.
  • Bahsettiğimiz bu alanı, kalp auramızla, DNA'larımız aracılığıyla ve düşüncelerimizin gücüyle yayarız.
  • Aynı, zaman gibi mesafenin de rezonans alanı için hiçbir önemi yoktur. 
  • Rezonans Kanunu sayesinde her şeyle ve herkesle yakın temastayız.
  • Bizimle uyumlu titreşen her şey, karşı koymaksızın hayatımıza çekilir.
  • Aynı şekilde biz de aynı frekansta titreştiğimiz diğer rezonans alanlarının çekimine gireriz.

 2. KENDİN OL! - Dr. Erhan Özer 

      Tıp Doktoru Erhan Özer çalışmalarını bütüncül tıp yaklaşımı ile okuyuculara aktarmakta. Beden-Zihin - Ruh arasındaki denge hem fiziki hem de ruhsal sağlığımız için önemlidir. Oluşturduğumuz Rezonans alanı bedenimizdeki yedi ana enerji kanallarını etkilemekte. Bu enerji kanalları bedende girdap şeklinde belli hormonlarla iletişim  halinde. Çakra olarak da bilinen bu kanallar aşağıdan yukarı bir renk skalasına sahip tıpkı bir gökkuşağı gibi. Ve bu renkler dış dünya ile bizi ayıran kendine has bir aura kalkanına sahip.

   Aura'mız zarar gördüğünde enerji alanımızda bozulmalar olur ve  yedi enerji kanallarında birtakım yavaşlamalar olduğunda hastalık dediğimiz sorunlar baş gösterir. Hastalanmak aslında enerjimizin doğru çalışmadığının habercisidir. Biz bunu uyarı olarak kabul edip enerjimizi Beden - Zihin - Ruh üçlüsünü dengeleyerek  düzeltebiliriz. Eğer hasta değilsek de sağlığımızı korumak için bu dengeyi korumaya çalışmalıyız. 

   Formülünü Dr. Erhan Özer; Kendimiz Olarak ! yani özümüze dönerek başarabileceğimizi söylüyor. Yazar, bize karşı gibi görünen dünyada sadece kendimiz olmanın kolay olmadığının farkında ve bunu nasıl başaracağımızın sorularını yanıtlıyor. Ayrıca enerji kanalları ile organlarımıza hangi besinler ve egzersizler faydalı, hangi hastalık hangi duygunun yarattığı hasar ile oluştu gibi sorunlara, kolay uygulanabilecek birçok formül de sunmakta.


" Fiziksel bedenimizdeki rahatsızlıklar, ruhsal gelişimimiz açısından yol göstericidir. Ruh hiçbir zaman hasta olmaz. Hastalanan sadece fiziksel bedenimizdir.

Korku, bedenimizin etrafındaki koruyucu enerji tabakanın (aura) küçülmesine neden olur. Bu durumda nazar enerjisi bedenimizi etkiler, kendimizi yorgun, bitkin, çökük hissetmemize neden olur. 
Tam tersine auramızın küçülmesine izin vermediğimiz takdirde nazar ve büyü bizi etkilemez. Auramızı genişletecek olan duygu ise sevgidir. 

Sevgi frekansı enerji alanımızı genişleterek negatif enerjinin fiziksel bedenimize ulaşmasını önler.

Anda kalarak kendimiz, Allah ile bütün olmaktır.  Genç ve sağlıklı kalabilmenin en büyük sırrı şimdi ve burada yaşamaktır. 
Anda yaşamak için geçmişle barışmalıyız! Anda yaşamak için gelecek kaygılarına son vermeliyiz... Niçin sorusunu bırakmalıyız... Kendimiz olmalıyız!" 
Erhan Özer  

 

⚛ Yaşam Enerjimizi Arttıracak 10 Mucize Formül:

  • Kendimiz olmak, kendimizi sevmek
  • Sağlıklı beslenmek ( bazik ağırlıklı)
  • Bol su içmek ( detoks)
  • Alkol ve sigaradan uzak durmak
  • Meditasyon
  • Koşulsuz Sevmek
  • Yargılamamak, önyargılı olmamak
  • Affetmek
  • Spor yapmak
  • Kalpten inanmak, dua etmek, şükretmek, gülmek


 3. SEVGİNİN KÖKLERİ - Svagito R. Liebermeister 

    Biyologlar sadece fiziksel özelliklerin değil DNA ile duygusal travmalarında aktarıldığını ileri sürmekte. Epigenetik  olarak adlandırılan bu alan; savaş, göç, ölüm, kürtaj, tecavüz, intihar, cinayet, boşanma vs. gibi  derin izler bırakan travmaların, gelecekte aynı nesillerin DNA yapısında da nasıl açığa çıktığını inceliyor.

    Herkes içinde bulunduğu aile ve toplumun ürünüdür. Bazen kendimizi onların yerine koyarak özdeştiririz. Bunu bilinçdışı olarak yaparız. Çünkü ilk örnek aldığımız yapı anne - babamız ve diğer aile büyüklerimizdir. Büyüdükçe ve bağımsızlığımızı kazandıkça aileden farklı kendi değer yargılarımızı oluştururuz. Eğer oluşturamadıysak aileden aldığımız otomatik düşünce ve davranış kalıplarını olumlu veya olumsuz da olsa tekrarlarız. Sonuçta benzer duygu ve davranışlar, bizlerinde benzer olay ve kişilerle temas kurmamıza neden olur. 

   Bu konular Psikoloji, Psikiyatri ya da Gelişim Psikolojisi alanlarında incelenmekte. Kalıtsal aktarım olarak devam etmesini ise de  Aile Dizimi Terapistleri araştırmakta. 

  Psikolog Svagito R. Liebermeister da enerjinin kalıtsal olarak nasıl aktarıldığını ve bu aktarımın sevgiyle nasıl şifa bulacağını, Psikoterapist Bert Hellinger ait Sistematik Aile Dizimi teorisinden ilham alarak kitabında anlatıyor. Terapiler danışanın ailesini temsilen bulunan kişilerin desteği ve Aile Dizimi Terapisti tarafından gerçekleştirilir. Bazen ilk seansda bazen de birkaç seans sonunda danışanın sorununa çözüm getiriyor. Danışan kişinin bunu fark edip  dönüştürmeye istekli olması çok önemli! 

   Ağacın toprak altında kalan köklerinden gökyüzüne uzanan dallarına kadar bir bütün olduğu gibi. Bizde tüm genetik miras aldığımız atasal köklerimizle çok sıkı bağlarla bağlıyız. Köklerden biri iyileştiğinde tüm dalların şifa bulması kaçınılmazdır. 


" Ana babamızın geçmişte yaptıklarına öfkelenir, şikayet eder ve onları yanlış yapmakla suçlarsak kendimizi onlardan üstün görürüz. Kutsal Düzen açısından bakıldığında onları "küçük", kendimizi "büyük" yapmaya çalışırsak kolektif vicdanı ihlal ederiz. Sonunda da yaptığımız ihlali dengelemek amacıyla kendimizi cezalandırırız.

⚛ 

Ana babamı tüm yüreğimle kabul ediyorum demek, kendimi de kabul ediyorum demektir.

⚛ 

Kişi, aile bağlarının yarattığı kilitlenmeleri aşmak istiyorsa, önce ailesinin kolektif vicdanını anlamalı ve bu vicdanla uyumlanmalıdır.  Denge sağlanıp eski hesaplar kapandığında, her şey ve herkes doğru düzene yerleştirildiğinde, kişi ancak o zaman kendi bireysel seçimlerini keşfedecek kadar özgürleşebilir. "

  Svagito R. Liebermeister


   Ailemizde her ne yaşanırsa yaşansın (atalarınız katilde olsa, hırsızda olsa vs.) kabul edip bizden önceki atalarımızı ister dua ile ister meditasyon ile anmalıyız. Bizim bu dünyaya gelmemize vesile oldukları için onları onurlandırmanız gerekir. Çünkü onların yaşadıkları onların sorumluluğunda o deneyimleri onlar yaşadı biz değil! Bunun ayrımına varmalıyız. Bunları içimizden nasıl geliyorsa (atalara mektup yazma tekniği de olabilir) istediğimiz cümlelerle ister sesli ister yazarak yapabiliriz.

   Kök enerjilerinizde aidiyet bilinci yayılacağı için enerjinizin dengeye gelmesini sağlar. Atalarınız adına yapacağınız iyiliklerde bu süreçte size yardımcı olur. 

   Bahsettiğim bu kitap sizlere okuduğunuzda farkındalığınızı arttırıp fazlasıyla dönüşüm etkisi yaratacaktır. Geçmişi serbest bıraktığınızda şimdi ve sonranızda yani gelecekte daha özgür ve kendinizi tam hissedeceksiniz. 

   Aile geçmişini çok iyi bilmiyor olabilirsiniz. Önemli olan niyet ve dönüşüme net bir şekilde istekli olmak. Daha ayrıntılı bir bilgi isterseniz doğru Uzman Klinik Psikologlardan Aile Dizimi Terapisi almanızda yardımcı olabilir. Bu yolda hangi yöntem size iyi geliyorsa o yöntemle yola devam etmenizi öneririm. 



Fotoğraftaki Eser: Nur Doğu Koçak 

Kaynak Kitaplar:

* Rezonans Kanunu /  Pierre Franckh 

** Kendin Ol / Dr. Erhan Özer

*** Sevginin Kökleri / Svagito R. Liebermeister

Yorumlar

  1. Şeyma 'cığım, her zamanki gibi çok güzel, faydalı ve akıcı bir paylaşım olmuş. Emeğine ve yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim 🙏🌀✨ genel bir özet geçmek istedim kitaplar hakkında, faydalı olduysam ne mutlu

      Sil
    2. Keyifli ve öğretici bir derleme okudum. Teşekkürler emeğine sağlık.

      Sil
    3. Paylaşmak güzeldir 🌼 ve bu güzel yorum için teşekkür ederim

      Sil

Yorum Gönder

Sanat İlhamlı Kalın!

ÖNE ÇIKANLAR

III- Kitap Sayfalarından Beyaz Perdeye

Genç Ressam Süleyman Erdoğan ile Söyleşi

SANATTA YARATICILIK

İSTANBUL' DA ŞİFA BULMAK

Doğukan Çiğdem ile Söyleşi

Şehrin Dokusu: Heykeller

Sanatçı Bahar Bilici Öztürk ile Söyleşi

Picasso'ya Dair

SARI IŞIĞIN İZİNDE