SARI IŞIĞIN İZİNDE
« İnsan okumasını öğrenmek zorunda tıpkı görmeyi, yaşamayı öğrenmek zorunda olduğu gibi...»
Van Gogh
Hayatta bazı izleri takip etmek gerekir. Çünkü orası hayatın gidişatını değiştirecek tek gerçekliktir. Kolay gibi görünür ama kendi gerçekliğinin peşinden gitmek en zoru. Bunun için yalnızlığı göze almanız gerekir. Yalnızlığı hiçbirimiz istemeyiz. Bizi anlayanların içinde var olmaya çabalarız. Bu çabaların neler meydana getireceğini önceden göremeyiz ama inanmaya devam ederiz.
Bedenin bu dünyadan gittikten sonra bile hala ışığının çoğalarak devam etmesi; İşte Vincent Van Gogh’ta bana göre böyle bir kişilik. Resim yapmaya geç başlamış olsa bile çalışmaktan hiç vazgeçmedi – nefes aldığı sürece sadece tek bir resmi satılmış olsa dahi-
Ölümünden bir asır geçmesine rağmen dünyanın en büyük ressamlarından biri olarak görülüyor. ‘Yazık olmuş yaşarken şuan ki ilginin onda birini bile görmedi’ diye bilirsiniz. Bu ilgisizlik, yalnızlık onda psikolojik rahatsızlıkların meydana gelmesine neden olmuş olabilir. Ama yine de onu kendisi yapan bu yaşadıkları.
Her yaşadığı olayı, duyguyu konuşarak değil resimleri ile anlatmaya çalıştı. Yaşantısındaki izlenimleri tuvallerinde bol bol boya kullanarak aktardı. Bu bol yağlı boya kullanımı duygu yoğunluğunun bir göstergesi.
« Sanat ne büyük zenginliklerle dolu; insan gördüklerini unutmadıkça hiçbir zaman verimli düşüncelerden uzak, gerçekten yalnız ya da tek başına kalamaz »
Van Gogh
Kuzey Avrupa'nın kasvetli, soğuk donuk atmosferinden uzaklaşmak için yüzünü güneşe ve güneşin en yoğun hissedildiği Güney Fransa’daki Arles’e yerleşir. Ve tablolarında yoğun gördüğümüz SARI rengin sembolize ettiği bir Sanat Topluluğu kurmak ister. Sarı Ev olarak adlandırılan binayı atölyeye dönüştürür. Arkadaşı Ressam Paul Gauguin'i de yanına çağırır. Ama Gauguin Arles de kalmak istemez.
Arkadaşının onu yalnız bırakması psikolojik rahatsızlıklarını arttırır. Akıl Hastanesine yatar. Kardeşi Theo'nun desteği ile iyileşip, Sanat çalışmalarına geri döner. Ama hala anlaşılmayan ve Arles de istenilmeyen bir Ressamdır.
«Tek kaygım var artık: Nasıl yararlı olabilirim dünyaya?»
Van Gogh
O çok sevdiği şehirde 37 yaşında vefat eder. Kimilerine göre intihar etti kimilerine göre cinayete kurban gitti. Bense en üretken, umutlu olduğu dönemde ölümü isteyeceğine inanmayanlardanım. Yoksulluk, hastalık ve yalnızlık yaşamasına rağmen içindeki yaşama iz bırakma çabası hiçbir zaman sönmedi.
« Okumazsam, kendi bildiğim gibi çalışmazsam hiçbir şey yapmazsam, aramaktan vazgeçersem işte o zaman yok olurum. En acı yazgı olur benimki »
Van Gogh
Ölümünden yıllar sonra kardeşi Theo ile yaptığı mektuplaşmalarda sanata, hayata, inanca karşı birçok konuda düşüncelerini onun kalemiyle öğrenmiş olduk. Mesela mektuplarında;
«Çok büyük zorluklarla karşılaşsan da karamsarlığa kapılma sonunda her şey iyiye dönecektir. Ayrıca işin başında hiç kimse tam istediğini yapamaz» diyerek kardeşine destek veren bir Vincent görüyoruz.
Kendisine de aynı telkinleri veriyordu kuşkusuz. Van Gogh eserleri ile hala aramızda ve Sarı ışığı hala parlamaya devam ediyor. Çünkü büyük ruha sahip olmak böyle bir şey.
« ... Ve bana karşıymış gibi görünen her şeye rağmen amaçladığım hedefe günün birinde ulaşacağıma inanarak. Ve Tanrı kısmet ederse sevdiğim kimi kişilerin gözlerinde, peşimden gelecek olanların gözlerinde sevgi ve inanç okuyacağım»
Vincent Van Gogh
Kaynak Kitap:
Theo'ya Mektuplar, Vincent Van Gogh
💛
YanıtlaSil