OTACI / Hayati Sarıekiz
" Otacı olmak için yola çıkan Otman'
ın kırk günlük eğitim serüveni "
Sözleri ile başlayan bu kitap bence Türk edebiyatında çok ayrı bir yerde duracağına inanıyorum. Neden mi? Çünkü unutulan geçmiş kimliklerimizi dile getiriyor. Doğa üstü mitolojik öğelerle beslense de insanın hakikatine ışık tutuyor.
Şifacılığın Türk toplumlarındaki önemi tartışmasız çok önemliydi. Kitaptaki kahramanımız Otman bu şifacı yani Otacı olma yolunda eğitim almaya başlar. Ama eğitim başladığı andan itibaren vazgeçmesi yasak ve bu yolu sonuna kadar götürmek zorunda. Bu büyük bir tercih bunun geri dönüşü yoktu. Otman tercihini yapmıştı. Eğitim kolay olmayacaktı ; bunun farkındaydı. Kırk günlük eğitim onu bekliyordu...
" İnsan yaşamının yarısı yaşadıkları, diğer yarısı da yaşadıklarına sabretmektir "
Eğitimler sırasında sırasıyla Üçler, Beşler, Yediler, Kırklar olarak bilinen doğaüstü varlıklar ile yaşadıkları Türk mitolojisine atıf yapan yazar bize adeta bir film havasında okuyucuyu romanın içine çekiyor. Bir an sizde Otman olduğunuzu düşünüyorsunuz. Kimi zaman zorlansa da geri dönüşün mümkün olmadığının farkındadır. Kaçmak mı? Mücadele etmek mi? Arka planda bu soruları yer yer sorgulatıyor.
" Düşmanını tanımayan ona karşı nasıl kendini savunabilirdi ? "
Otman büyük bir hırsla en bilge , en üstün Otacı olma yolunda ilerlerken acaba kendi özünden ne kadar uzaklaştı ? Hırsımı üstün geldi yoksa bilgeliği mi? O dengeyi kurabildi mi ? İşte kitabın en net mesajı :
" HIRS SANCILI BİR KARABASANDIR "
( Otacı / Hayati Sarıekiz)
Çok iyi bir yazı çok faydalı bilgiler veriyorsunuz ,devamını bekliyoruz 🙏
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Ebru Hanım ☘️
Sil