II- Orta Çağın Bilgini: FARABİ
" Toplum sevgi ile kaynaşır, adaletle yaşar, dürüst çalışmakla ayakta kalır." Farabi
Farabi asıl adı Abu Nasr Muhammed al-Farab, 870-950 yılları arasında yaşamış bir Türk İslam filozofu, bilim insanı ve sanatçıdır. Ud çalma yeteneği ile müziğe olan merakı Kanun olarak bilinen telli müzik aletini geliştirmesi ve ardından müzik bilimi adına yazdığı kitapları müzik üzerine en eski ve etkili eserler arasındadır. Bu kitaplardan en meşhuru ;
"Kitabu'l-Musiki al-Kebir".
İslam Felsefesinin kurucusu olan Farabi; Aristoteles ve Platon'u yeniden yorumlayıp Avrupa da İkinci Öğretmen ( Muallimi Sani) olarak "Alpharabius" adı ile anılır... yani Aristo'dan sonra ikinci öğretmen olarak görülür. Bilimleri sınıflandırması, siyaset, varlık ve birçok konuda felsefi araştırmaları onu çağının üstün bilgini yapmıştır. Meslek olarak en çok öğretmenlik yapması bilgiyi araştırma ve anlatmayı ne kadar sevdiğini gösterir.
Genel olarak Farabi'ye baktığımızda içinde bulunduğu İslam kültürü ile hem İslam öncesi yazılmış birçok bilgiyi araştırıp geleceğe aktarmada bütüncül bir yol izleyerek kendi üslubunu geliştirmiştir.
Ne ruhun ne de maddenin varlığını yok sayar. Her ikisinin de gerekli birbirini tamamlayan olarak ele almıştır. Mesela bu açıdan Antik bilgin Herakleitos'a yakın durduğu söylenebilir.
Farabi: " Zıtların her birinin tabiatı öyledir ki, içlerinden birinin yokluğu, her yerde diğerinin varlığını gerektirir."
Aristoteles gibi Tanrı'nın mutlak her şeyde olduğunu savunur.
Farabi " O'nun tözü, kalıcı olması ve daimi varlığa sahip olması için yeterlidir."
"İlk olan, varlık bakımından biriciktir ve O'nun varlık türünü paylaşan bir varlık yoktur. Şu halde O birdir ve buna ilaveten mertebesi bakımından da biriciktir. O, bu bakımdan da tektir."
Platon etkisini ideal bir devletin var olabileceğini savunması ile görebiliriz. Bu savunmayı da en çok okunan Arapça kaleme aldığı "Mabadi Ara Ahl al-Madim al Fadıla" ve
Türkçeye "İdeal Devlet";
İngilizceye "Principles of the Viems of the Citizens of the Best State";
Fransızcaya "Idees des Habitants de la Cite Vertueuse" olarak çevrilen kitabında bahseder.
Kitap Farabi'nin evreni, tüm canlı ve cansız oluşumları varlık felsefesi açısından inceleyip, sınıflandırmasıyla oradan erdemli şehir ve insanlarının nasıl olması gerektiğini; Siyaset, Sosyoloji, Psikoloji, Sanat ve Felsefe alanları açısından inceleyerek tüm insanlığa evrensel bir yol haritası çiziyor.
Her şeyin O ilk tözden sırasıyla yaratıldığı ve son halini İnsan olarak aldığı; bu insanında diğer hem cinsleri ile kurduğu ilişkiyle devletin varlığının zorunlu kıldığını dile getiriyor. (Kitabın başında Farabi'nin günümüzdeki Bing Bang teorisine yakın bir yerden olayı incelediği anlaşılır)
Farabi "Biz madde ile karışmış bir durumdayız ve maddenin kendisi de bizim ilk Töz' den uzak oluşumuzun nedenidir. Bundan ötürü, tözlerimiz ona ne kadar yakın olursa, onun hakkındaki tasavvurumuz da zorunlu olarak o nispette daha kesin ve daha doğru olacaktır. Çünkü biz maddeden ne kadar sıyrılırsak o kadar tam olacaktır. O'na daha yakın olmamız sayesinde mümkündür. Maddeden tamamen sıyrıldığımız zaman, zihinlerimizde ilk Olan' a ait kavrayışımız tam olacaktır."
Farabi ruhun varlığını kabul eden onun yanında tüm enerjinin sonsuz öz yani Allah'tan geldiğini ve insanın bu madde alemindeki varlığını da kabul eden orta bir yol izlemesi gerektiğini söyler. Bu zamana kadar ortaya koyduğu görüşler tüm insanlık adına birleştiricidir. Önemli olan bilgi ve bu bilginin okuyarak, araştırarak kendi özünde eriterek sonuca varılmasıdır. İster İslam bilgini ister başka bir din mensubu olsun yaşadığı zamanın öncesini araştırması doğru bilgiye ulaşmadaki azmi umarım çoğu insana ilham vermeye devam eder.
" Erdemlerin en büyüğü bilimdir." Farabi
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!