I-Kitap Sayfalarından Beyaz Perdeye
Kitap mı? Film mi? diye siz değerli okurlara sormak istiyorum. Eminim herkesin bir fikri vardır. Bence her ikisi de birbirini tamamlar tabi ki bu kitapların içeriğine sadık kalındığında geçerli. Bu yazımda kitapları sinemaya uyarlayan başarılı İngiliz yönetmen Joe Wright'in iki filminden bahsedeceğim: Aşk ve Gurur ile Kefaret...
İki filmde dönem filmleri. Kitaplarda dünyaca en çok ilgi görenler arasında ve böyle kitapları uyarlamak çok büyük bir titizlik istiyor. Kitap tek kişi ürünüyken film bir ekip işidir. Senaristlerinden, oyuncuna, dekorundan, kostümüne, müziğinden vs. kitaptaki duyguları verebilmesi çok önemli. Joe Wright da muhteşem kadro ve işçilikle bu işin altından fazlası ile kalkmış. Bu iki filmde en çok izlenen ve ödülleri ile haklı yerini alıyor.
AŞK VE GURUR
Özgün adı : Pride And Prejudice yıl 2005
İngiliz Edebiyatı'nın klasik yazarlarından Jane Austen'nın romanı beş kız kardeşin evlilik ve aşklarını konu alır. Arka planda bu evlilikler arası sosyal tabaka farkları, eğitim ve para, güç gibi maddi statülerinde irdelendiği hem tarihi bir sosyal algı ile aşk, gurur, önyargı, sadakat, mutluluk gibi psikolojik olguları karakterler arasında görmek mümkün.
Elizabeth Bennet ve Mr.Darcy romanın iki ana karakteridir. Birlerinden etkilenseler de mantıkları ve önyargıları birbirine kavuşmalarının önünde set olacaktır. İkisinin de arzusu saf sevgi ile gerçek bir bağlılık.
Film de romanın geçtiği 18.yüzyıl kıyafetleri mekanları ile çok gerçekçi bir atmosfer yaratmış. Balo sahnelerindeki müzikler sizi o dönemin kucağına atar gibi... Dönemin etkileyici parıltısı sizi sıradan bir günden zamanda yolculuk yaptırabilir. Her konuşma ve davranış yerinde ve sürükleyici bir izlenim bırakıyor. Jane Austen'in kaleminden Joe Wright'in kamerasından 18.yüzyıl aile ve ilişkiler panoraması için hem kitabı okumanızı hem de filmi izlemenizi tavsiye ederim.
KEFARET
Özgün adı: Atonement yıl 2007
Yazar Ian McEwan'n romanından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Yine Joe Wright bu film de dönem filmlerinin aranan kadın oyuncusu Keira Knightley'ye baş rolde yer verir. Bu sefer dönem 1930'lardan ikinci dünya savaşının olduğu 1940'lı yıllara kadar devam eden bir aşk, aile dramıdır.
Cecilia ve Briony iki kız kardeştir. Yaşça küçük olan Briony on üç yaşında iken ablası ile hizmetlilerin oğlu Robbie Turner arasındaki ilişkiyi kıskançlıktan attığı bir iftira ile tamamen değiştirir. Robbie girdiği hapishaneden ikinci dünya savaşının çıkması ile askere alınır ve sürgün bir hayat sürer. Cecilia ise ailesi ile bağları koparıp Londra'da hemşirelik yapmaya başlar. Onlar birbirini bekleyen iki aşıktır. Güçlü bir bağ ile sabırla günümüz aşklarında bile eşine az rastlanır bir aşk ilişkisi.
Briony'nin çocuk yaşta yazarlığa olan ilgisi onu bazen gerçeğin hakikatinden uzaklaştırıyor. Kurgu dünyasındaki dünya ile gerçek hayat arası sıkışmış bir kişilik. Çocukça bir aşk ile Robbie hayran olması ablasını rakip görüp onların bir araya gelmemesi için kurduğu iftira başta Robbie ve ablası sonrasında ise kendi hayatını dönüşü olmayan bir çıkmaza sokar. Bunun yükü ağırdır elbet çocukluk diye biliriz o dönemin kanıt yetersizliği bu durumu tetiklese de vicdan hiçbir zaman susmaz.
Vicdan içimizdeki adalettir. Herkesi kandırabiliriz; bir oyun gibi hayatı algılayabiliriz ama er ya da geç kendimizden hiçbir zaman kaçamayız. Bu yüzden zamanında telafi edilemeyen pişmanlıklar için bir kefaret öderiz. Bu kefaret filmdeki gibi tüm hayata mal olabilir. Sürpriz sonlu hikaye ile 1900'lerin Avrupası'nda gezinmek isteyenler; geçmiş yaşantılardaki kayıplar için bir ders çıkarmak adına ilham verici bu film ve kitabı listenize eklemenizi tavsiye ediyorum.
Yazı Dizisinin diğer Yayınları:
Not: Fotoğraflar www.sinemalar.com adresinden alıntıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!