Yazar Hayati Sarıekiz ile Söyleşi
Merhaba Hayati Bey sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Hayati Sarıekiz: Merhaba, ben Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı, bir orman köyünde –Alpa köyünde- doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Denizli’de, lisan eğitimimi Balıkesir’de, lisansüstü eğitimimi Afyon’da tamamladım. İlk görev yerim Yozgat’ın Aydıncık ilçesinin bir köyüydü. Yozgat’ta başlayan öğretmenlik serüvenimin ikinci durağı Konya’nın Karatay ilçesi oldu. Şu an durağım Konya’nın Beyşehir ilçesi. Türkçe öğretmeniyim.
Küçük yaşlarımdan itibaren kitaplarla iç içe yaşadım. Hatta bu konuda takıntılı olduğumu düşünenler bile var. Kitapların zihnimde açtığı birçok gözle hayata çok farklı açılardan bakmayı öğrendim. Hayat yolculuğunda da seçimlerim hep kitaplarla bağlantılı oldu. İki kitabın editörlüğünü, bir mahallenin sosyokültürel özelliklerini ihtiva eden tek sayılık bir derginin editörlüğünü yapmamın ardından kendi kitabım Otacı’yı yazdım. Birkaç yıldır üniversiteden yol arkadaşlarımla birlikte çıkardığımız “Betik” dergisinde gönüllü editörlük yapıyorum.
İlk romanınız Otacı'yı yazarken ilhamınız neler oldu?
Hayati Sarıekiz: İlham kaynaklarım birçok kitaptan oluşuyor. İlkokulda okuduğum kitapları bile ilham kaynaklarımdan biri olarak sayabilirim. Çünkü okuduğum her kitap Otacı’nın bir sayfasını yazdı.
Aristo dört elementiyle; Alevi-Bektaşi inancı üçler, yediler, kırklarıyla; Oğuznameler mekânlarıyla katkı sağladı. Açıklamamda “intihal” değil esinlenim var. Esinlenmeler hayallerle birleşince iş kolaylaşır. Benim gibi kitap okumayı seven kişilerde genelde kitap yazma hayalleri filizlenir. Ben de bu hayalimi Otacı ile gerçekleştirdim.
Otacı, Hayati Sarıekiz / Artikel Yayıncılık ☛ Kitap Sepeti 📌 |
Otman' ın macerasını okurken gözümde bunun filmi harika olur diye canlandı. Kitabınızın bir filme dönüşmesini ister miydiniz?
Hayati Sarıekiz: Elbette, isterdim. Zihnimde ürettiklerimi bir sinema salonunda izlemek çok hoş olurdu. Filmle Otman, daha geniş kesimlere ulaşabilirdi. Tabii, bu durumun olumsuz sonuçları da olacaktır. Çünkü kitap, yazım aşamasında sizindir. Okuyucuya ulaştığında ise artık sizden çıkmıştır. Hele bir de film hâline dönüştüğünde yabancılaşacaktır bir nebze. Görsel olarak daha etkileyici olacağı düşüncesiyle olay ve karakterlerde değişim istenecektir. Yapılacak olan bu değişim konuyu özünden çıkarıp bambaşka yerlere götürebilir. Hâliyle can sıkacaktır bu yapılanlar.
Sinema görsel yayın, kitap yazı diline ait. Kitabın özünden ayrılmadıkça eminim çok güzel bir eser olurdu. Tabi ki filmde esere sadık kalınıp kalınmayacağı kaygı oluşturabiliyor. Size hak veriyorum.
Aynı zamanda da BETİK dergisinde Editörsünüz, derginin çıkış hikayesinden bahsetsek?
Hayati Sarıekiz: Betik’in yazar kadrosu “dertli” diye tabir edebileceğim kalemlerden oluşuyor. Üretmeyi, anlatmayı, yazmayı, kısacası edebiyatı dert edinmiş insanlardan bahsediyorum. Bizim hikâyemiz üniversitede başladı. Edebiyat adına bir şeyler yapabilmek isteyen idealist öğrenciler çekirdek kadroyu oluşturmuştu zaten. Ben kadroya karikatürlerimle sonradan dâhil oldum.
Edebiyat dergisinin yanı sıra şiir dinletileri, tiyatral şiir dinletisi, şiir yarışmaları düzenledik. Zaman içinde tecrübelerimizden de yararlanarak geliştik ve “Betik” bugünkü hâlini aldı. Etrafımızdaki “dertli” insanlar da arttı. Amacımız bir akım hâline gelip edebiyat tarihi kitaplarında yer almak değil. Tek amacımız “anlatmak”. Belki de anlattıklarımız kendi hikâyelerimizdir.
Derginizi merakla okuyorum. Üreten gençleri bir araya getiriyor, bence çok kıymetli. Karikatürleriniz dergiden biliyorum; çok net ve güzel mesajlar veriyor. Karikatür Sanatı ile ilgili bu merak nasıl başladı?
Hayati Sarıekiz: Karikatüre olan merakım ilkgençlik yıllarıma dayanıyor. O zamanlar takip ettiğim Ohaa, Koala gibi karikatür dergileri vardı. Tabii, zamanın sert esen rüzgârlarına dayanamadı birçoğu. Bu dergileri okur ve eğlenirdim. Mizahın nasıl yapıldığını da öğrenirdim. Lise yıllarımda ise çizmeye başladım. Çizgilerim özgünleştikçe üretme isteğim arttı. Üniversitede bir gazeteden karikatür köşesi hazırlamam için teklif bile geldi. Sanırım zirve noktam orasıydı. Şu aralar karikatür çizimlerine ara verdim. Diğer projelerim için bir şeylerden feragat etmem gerekiyordu.
Hayati Sarıekiz (BETİK Çevrimiçi 6.sayı) |
Sanat sizce nedir?
Hayati Sarıekiz: Sanatın şimdiye kadar birçok tanımı yapıldı. Sanatın ne olduğundan ziyade neyle bağlantısı olduğu beni daha çok ilgilendiriyor.
Sanatla insan ruhu arasında görünmez bir köprü olduğunu düşünüyorum. Okurken insanın yüreğini titreten bir şiir, eski kilimlerde yer alan motifler, eski bir evin ahşap kapısındaki işlemeler, antik kentlerde taşlara kazınmış semboller… Sanatı bence geçmişte aramak gerekiyor. Çünkü geçen insanlar gerçekten “yaşamışlar”. Yaşantılarına ruhlarını yansıtmışlar. Günümüz insanı yaşamıyor, varlığını sürdürmeye çalışıyor. Maddeye ve betona bulanmış bir hayat yaşıyoruz. Tekdüze ve betonarme evler, ifadesiz ve sahte yüzler, vasfını kaybetmiş duygularla kuşatılmışız. İllaki sanatın tanımını yapacak olursam sanat ruhun varlığının kanıtıdır, diyebilirim.
❝ Sanat, ruhun varlığının kanıtıdır❠
Hayati Sarıekiz
Sanat yorumunuz çok güzel ve haklı bir tanım. Peki! Zamanda yolculuk yapsaydınız en çok hangi sanatçı ile karşılaşmak isterdiniz ve onunla ne yapıyor olurdunuz?
Hayati Sarıekiz: Böyle bir imkânım olsaydı masrafsız bir yolculuk yapacağım kesindir. Çünkü yanına gideceğim kişi, şair Sezai Karakoç olurdu. (Mekânı Cennet olsun.) Merhum; benim en çok beğendiğim, hayranı olduğum şairdir. Mona Roza’nın asıl hikâyesini öğrenmek isterdim. Belki de onun ağzından dinlemek isterdim. Köşe, Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine, Kara Yılan, Liliyar vd. şiirlerin yazılış sürecinde orada olmak isterdim. Balkon şiirinde aslında neyden rahatsız olduğunu öğrenmek isterdim.
Yazarlığın size katkıları neler oldu? Yeni projeleriniz var mı?
Hayati Sarıekiz: Bir hayalimi gerçekleştirdiğim, üretebildiğim için ruhsal bakımdan doyuma ulaştığımı söyleyebilirim. Gerek yazım sürecinde, gerek basım ve yayım süreçlerinde yaşadığım heyecan da cabası. Maddi olarak bir kazanımım olmadı ancak böyle bir beklentim de yoktu zaten. Yazar gömleğini giymiş olmak elbette mutluluk verici.
Yeni projelerim var. Hâli hazırda düzenlenmeyi bekleyen, paralel bir evrende geçen iyi ve kötünün mücadelesini anlatan bir çalışmam var. Ayrıca ilerleyen aylarda başlamayı düşündüğüm hem yaşadığım yeri tanıtan hem de Türkçenin kurallarını dolaylı yoldan öğreten bir kitap taslağım da mevcut. Yeter sayıya ulaştığında şiirlerimi de kitaplaştırabilirim. Bunların haricinde aralık ayında Türkçe öğretmenleri ve öğrencilerimizin katılımlarıyla bir şiir dinletisi düzenlemek için çalışıyoruz. Proje olarak sunacağım kitaplarla ilgili planlamalarım da var.
Umuyorum ki diğer projelerinizde de güzel işler çıkaracaksınız. Konuğum olduğunuz için çok teşekkür ederim, son olarak Sanat İlhamlı okuyucularına söylemek istedikleriniz var mı?
Hayati Sarıekiz: Beni konuk ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Özellikle sanat için verdiğiniz uğraşları, diğer bir deyişle “derdinizi” takdir ediyorum. Okuyuculara naçizane tavsiyem, sanattan vazgeçmemeleridir. Sanatla ruhlarını keşfetmeleridir. Sanat, sanat için değildir. Sanat, ruh içindir. Saygılarımla…
Hayati Sarıekiz Instagram @hay.sekiz
BETİK dergisi Instagram @simitcayedebiyat
Web simitcay. com
İlgili Yayınlar
Sanat İlhamlı ⛬
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!