Pırıl Ertem ile Söyleşi
"Gerçek anlamda aşık olunan bir sevgili, en bereketli ilham perisidir!"
Pırıl Ertem
![]() |
Merhaba Pırıl Hanım sizi “Pırıl’la Her
Telden” YouTube Kanalınız ile tanıyoruz. Sizi bir de Sanat İlhamlı’da
dinlesek; Pırıl Ertem kimdir?
Pırıl Ertem: İnanın ben de tam olarak bilmiyorum, Pırıl Ertem’i her gün ben de şaşırarak keşfediyorum ve bu kendini keşfetme yolculuğundan inanılmaz bir haz alıyorum.
Biyografik olarak bakarsak 1986 Ankara doğumluyum. 2003 yılında TED Ankara Koleji’nden mezun oldum, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdim.
Fransız Kültür Merkezi dahil olmak üzere, yabancı ve diplomatik kurumlarda 16 yıllık iş tecrübem var. İkinci üniversite olarak Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü burslu kazandım, bir yıl okuduktan sonra bıraktım. Aktif iş hayatıma devam ediyorum. İki köpeğimle birlikte Ankara’da yaşıyorum.
Sanat hep hayatınızda yer almış. Müzik, Edebiyat ve Tiyatroya ilginiz olduğunu paylaşımlarınızdan görüyoruz. Öncelikle Müziğe olan ilginiz ve performanslarınızı merak ediyorum. Ayrıca sesiniz çok güzel. Müzik nasıl girdi hayatınıza?
Pırıl Ertem: Annemin sanata olan düşkünlüğünden dolayı çocukken sürekli
operaya, baleye, tiyatroya götürüldüm. Bir çocuk için bence harika bir
büyütülme şekli. Bu temsilleri izleyip eve geldiğimde odamın bir sahne olduğunu
hayal ederdim, kendimi de şarkıcı ya da oyuncu olarak. Orda hep kendi kendime
hayali konserler verip, bale temsilleri yapardım. Erken yaşta müzik ve gitar
kurslarına yazdırmıştı ailem beni ama gerçek anlamda ilk şan çalışmalarıma
opera ile değerli hocam Tuncer Tercan ile 2013 yılında başladım. 2022 yılında
ise sevgili Sena Yıkıcı’dan Türk Sanat Müziği eğitimi aldım.
En çok keyif aldığım şey de şarkı sözü yazmak ve beste yapmak. Şarkılarımı henüz yayınlayamadım. Enstrüman çalan arkadaşlarımla bir araya gelip onları çalacağız. Ben de söyleyeceğim. En kısa fırsatta YouTube kanalımda kendi bestelerimi yayınlayacağım.
Bir çocuk için çok güzel ve kaliteli zamanlar geçirmişsiniz. Umarım bu farkındalıktaki ebeveynler artar. Annenize buradan çok sevgiler!
İlham bizim için önemli. Yazı yazarken ve beste yaparken nelerden ilham alıyorsunuz?
Pırıl Ertem: Her şeyden. Herkesten... Sevdiğim kişinin kendine bir bardak
kahve koymasından da evimin önündeki ağaçtan da terk edip terk edilmekten de evimdeki
bir biblodan da yere düşen çay kaşığının sesinden de bir sefertasından da.
Hayat zaten görmeyi bilene dolu dolu bir ilham kaynağı.
Kanalınızda Tiyatro Eğitimi için gençlere güzel tüyolar veriyorsunuz. Bir de Sanat İlhamlı okuyucuları için deneyimlerinizden bahsedebilir misiniz?
Pırıl Ertem: Öncelikle şunu belirteyim, tiyatro konusunda hala çok cahilim. Tiyatro merakı uzun uzadıya manevi yatırım isteyen bir şey. Çok oyun izlemek, çok oyun okumak gerekli. Ben henüz burada değilim.
Benim tiyatro maceram 2013 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu kursları ile başladı. Bilenler bilir, Ankara Sanat Tiyatrosu, Türk Tiyatro’suna bir çok usta kazandırmış çok büyülü bir yer, kutsal bir sanat yuvası. Ben de tiyatro eğitimime orda başladığım için çok şanslıyım.
İlk tiyatro eğitimime değerli hocam Fulya Koçak ile başladım. O derslerden o kadar çok zevk alıyordum ki, 28 yaşında ani bir şekilde işimi bırakıp konservatuar sınavlarına hazırlanmaya başladım.
Bu hazırlanma sürecinde sevgili Mehmet Ulusoy hocam ile de giriş sınavları için tiratlarıma sıkı bir şekilde çalıştık.
Sonuç olarak Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü
burslu olarak kazandım. Okulda bir yıl okuyup bıraktım. Erken yaştan beri
çalıştığım için, para kazanamamak, 28 yaşında ailemden öğrenci olarak harçlık
istemek beni biraz zorlamıştı açıkçası. Üstüne bir de sağlıkları nedeniyle
bakım vermek zorunda olduğum aile üyelerimin sıkıntıları da eklenince mecburen
okulu bırakmak zorunda kaldım ve işime geri döndüm.
Tiyatro Eğitiminden ayrılma kararından pişmanlık duydunuz mu?
Pırıl Ertem: Duymaz mıyım? Hala duyuyorum hatta fakat oyunculuktan uzak
kalmadım hiç. Okulu bırakıp, Fransız Kültür Merkezi’ndeki işime geri döndüğüm
zaman Beni Affet dizisinden gelen teklif doğrultusunda oyunculuğa da geri dönmüş
oldum. Aynı zamanda tiyatrodan da uzak kalmamak için Özgür Avcu' nun gerek
Ankara Sanat Tiyatro’sunda gerek özel kurumlarda verdiği oyun sergileme
kurslarına gittim.
2000 yılında TED Ankara Koleji bünyesinde, Ankara opera binasında temsili yapılan West Side Story’ de ki Maria rolü için giydiğiniz kıyafet TED Ankara Koleji Müzesi’nde sergileniyormuş. Bu çok güzel bir anı ve şans. Siz neler hissettiniz bunu öğrenince?
Pırıl Ertem: Okulum benden oyunda giydiğim kostümlerimden birini isteyince sevinçten havalara uçtum. Aslında bir yerde çekim yasasını da aktive etmişim diyebilirim. Bu olaydan kısa bir zaman önce Ankara’da bir sergide Sophia Loren’ in filmlerde giydiği kostümler sergileniyordu ve ben gittim tek tek o kıyafetleri inceledim, dokunmak yasak olmasına rağmen o kostümlere dokundum, kokladım ve kendi kendime dedim ki ben de bir gün giydiğim bir kostümün ya da kıyafetin bir yerde sergilenmesini istiyorum. Nerde, nasıl olur kısmını evrene bıraktım ve kısa bir süre sonra okulum benden oyundaki kostümümü istedi.
Tiyatro, Sanat Eğitiminiz dışında sosyal hayatınıza da katkısı oldu mu?
Pırıl Ertem: Olmaz mı? Tiyatro eğitimi; içinizde hiçbir zaman kapatamayacağınız bir gözlem düğmesine basar. Herkese, her şeye farklı bir gözle bakmaya başlarsınız, uzun uzun gözlem yaparsınız. Eski halinize dönmeniz artık mümkün değildir. Babamı 2016 yılında bir ameliyat komplikasyonu yüzünden kaybettim. Doktorun kapıya çıkıp bana bir açıklama yapmasını bekliyordum. İçim o an acıdan kavrulsa da otomatik olarak kendimi gözlemliyordum, çevremdekileri gözlemliyordum. Doktor kapıya çıkıp o kötü haberi verirken, doktorun halini, tavrını, konuşma şeklini de gözlemledim. Kendimi gözlemledim, nasıl donup kaldığımı, o andan itibaren nasıl bir boşluk hissine düştüğümü gözlemledim.
Tiyatro eğitimiyle birlikte içinizdeki gözlem düğmesi hiç kapanmamak üzere etkin oluyor ve bunun da faydasını kendi hayatımda çok görüyorum.
İlham aldığınız sanatçılar kimler?
Pırıl Ertem: Ben biraz dalgın bir insanım, isimleri ezberlerim, ezberlerim aklımda tutamam, tutabilenlere de hep imrenirim. Tiyatro alanından bahsedecek olursak kesinlikle Bilkent Üniversitesi’nde ve Ankara Sanat Tiyatro’sunda hocalarım olmuş olan Özlem Ersönmez, Jason Hale, Cem Emüler, Durukan Ordu, Fulya Koçak ve Erdal Küçükkömürcü’ yü sayabilirim. Bu kadar duayenle bir arada aynı havayı teneffüs etmek herkese kısmet olmaz bence, o yüzden bu açıdan çok şanslıydım.
Müzik açısından büyük bir Rachmaninoff hayranı olduğumu söyleyebilirim. Minör tonalitedeki her parçayı dinlemeyi severim. Vals dinlemeyi ve evimde misafir ağırlayacaksam onları fonda vals müziği ile karşılamayı çok severim.
Yazar olarak ise Tezer Özlü, Tomris Uyar, Peride Celal
ve Selçuk Altun hep favorilerim, kimin değil ki?
Tarot bilginiz de var bu merak nasıl başladı ya da merak mı sizin için?
Pırıl Ertem: Esasında ben profesyonel bir astroloğum ve aktif olarak danışanlarıma doğum haritası bakıyorum. Bir de küçüklüğümde herkes bana kahve falı baktırırdı ve her dediğim çıkardı. Bundan 20 sene önce kendime ön görü yapabilmek için bir deste aldım ve tarota o şekilde bakmaya başladım. 20 yıl sonra o dönem yaptığım içsel birikimlerimi şimdi Youtube kanalımda izleyicilerimle paylaşıyorum. Tarot hem öngörü yapmak hem de anın, kişinin ya da bir olayın enerjisini okumak için keyifli ve pratik bir metot.
Kendinizi bir sanat eseri ile tanımlayacak olsanız bu hangisi olurdu?
Pırıl Ertem: İnanmıyorum, ne kadar güzel bir soru! Biraz Anna Karenina, biraz Madam Bovary biraz da Therese Raquin ama en çok da Lady Machbeth!
Edebiyat Fakültelerinden mezun olmuş kişiler çok yönlü bir karakter yapısına sahip oluyor sanırım. Örneğin sizin gibi. Buna katılıyor musunuz?
Pırıl Ertem: Kesinlikle katılıyorum. Edebiyat fakültesinden mezun olmak, anadilimiz dışında başka bir dilin, dilbilgisini derinlemesine incelemeyi ve o dilin edebiyatıyla sıkı bir şekilde haşır neşir olmayı gerektiriyor. O dili öğrendikçe, o dilde yazılmış romanları da orijinalinden okumaya başlıyorsunuz ve sizden farklı bir ülkede büyümüş, yetişmiş o değerli yazarla sanki bir odada baş başa sohbet ediyormuşsunuz gibi geliyor.
Bir romanı orijinal dilinden okuyabilmek çok büyük bir keyif. Bu şekilde farklı bir kültür tanıyorsunuz. Dilinizi ilerlettikçe, filmleri orijinal dilinden izleyebiliyorsunuz, o dildeki şarkıları artık anlayıp eşlik edebiliyorsunuz. O dilde tiyatro oyunu okuyabiliyorsunuz. Bambaşka bir dili, edebiyatı ve kültürü keşfetmek, ister istemez hayatta sizi çok yönlü olmaya zorluyor.
Ülkede yabancı dil eğitimi ve yaklaşımı yeterli düzeyde mi veya sizin bu konuda söylemek istedikleriniz var mı?
Pırıl Ertem: Üniversite açısından bakarsak, kesinlikle yeterli değil. Ben Fransız Dili Edebiyatı okudum, hocalarımız Türk’tü ve dersler çoğunlukla Türkçe yapılıyordu maalesef. Üçüncü sınıfa geldiğimde tek kelime Fransızca konuşamadığımı görünce çok korktum ve Erasmus’la Fransa’nın Toulouse kentine okumaya gittim. Şans bu ya orda da üniversitem birkaç ay grevden dolayı kapandı ve yine gönlümce bir eğitim alamadım.
Türkiye’ye döndüm, okuldan mezun oldum ve kendi kendime bir söz verdim, bir Fransız gibi akıcı Fransızca konuşana kadar pes etmeyecektim. Her gün bir film, haftada bir kitap, sözlük okuma, yeni şarkılar keşfetme gibi bir yöntem belirledim kendi kendime ve sonunda başardım!
Azminizi, çalışkanlığınızı takdir ediyorum. Bahaneleri kenara bırakıp eyleme geçip yola devam etmek çok önemli. Kutluyorum. Her açıdan bizlere ilham veriyorsunuz Pırıl Hanım ☙
Peki Sanatın sizin gözünüzde anlamı nedir?
Pırıl Ertem: Kitap, müzik, film gibi hangi eser olursa olsun, o eseri deneyimlerken:
"aynı ben!", "bunlar birebir benim de yaşadıklarım" demek, diyebilmek, o eserin size bunu dedirtmesi. Eserin sanatçısıyla görünmez bir perdenin arkasında buluşabilmek.
Spritüal alandaki deneyimlerinizde cesurca paylaşıyorsunuz. Nasıl dönüşler aldınız?
Pırıl Ertem: Açıkçası deneyimlerimi bir dönüş almak için paylaştığım söylenemez. Tuhaf karşılanır diye spritüal deneyimlerini paylaşamayan birileri varsa amacım hem onları cesaretlendirmek hem de ön ayak olmak. İnsanlığın başlangıcından beri insanların duyguları ve yaşadıkları, insanlarla olan ilişkileri her zaman aynıdır ve değişmez, arada kaç yüz yıl olursa olsun. Duygusal dünyamda neler yaşıyorsam onu insanlarla paylaşmayı seviyorum.
İyi ki de paylaşıyorsunuz. Özellikle beni çok etkiledi bu konudaki samimi paylaşımlarınız.
Yeni projeleriniz var mı? En son kitap yazma sürecinden bahsediyordunuz. Nasıl gidiyor?
Pırıl Ertem: Evet yeni projem kesinlikle kitabım. Yazma süreci çok keyifli geçiyor. Her gün uyanıp bilgisayarımın başına koşma hissine bayılıyorum. Ben 7/24 bir şeyler üretme mesaisindeyim diyebilirim. Raflarda sizlerle buluşmak dileğiyle!
Kitabınızı heyecanla bekliyoruz o zaman!
Sanat kavramı insanla var olan bir olgu ve bu olgunun da bir ayağı aşk, sevgi. Sanat da bir aşk. Peki sanat dışında aşkı nasıl konumlandırırsınız?
Pırıl Ertem: Gerçekten aşık olmuşsam hayatımın merkezine o insanı koyarım. Onunla yolculuğumun elbette ki ne kadar süreceğini bilemem fakat yolculuğun sonuna gelindiğinde, hem sanatsal üretim sürecime katkı sağlaması için hem de ne yaşanmış olursa olsun, o kişiyi sevgiyle yad etmek için, o kişinin özelliklerini tüm katmanlarıyla yazdığım şeylerde kullanmayı severim.
Ben gittiğimde gerçek anlamda o insandan gitmiş olmuyorum pek, en azından bir süreliğine. Bir iç geçirmesi, camdan dışarıyı izlemesi, o gün aksi olan bir saç teli, bir çiçeği sevgiyle gözlemlemesi gibi bazı anılarla belli bir süre yaşayıp, o kişiyi yazdığım metinlere dahil ediyorum. Aşık olduğum insanın duygusal hallerinin kaydını tutmaktan, onu sevgiyle gözlemlemekten daha güzel de bir şey olamaz çünkü yaşananlar bitmiş olabilir ama yazılanlar ve O, aslında hiç gitmeyecek ve hep orda bir anısı kalacak.
Zaman zaman ilham almak için bile aşık olduğum oluyor diyebilirim. Gerçek anlamda aşık olunan bir sevgili, en bereketli ilham perisidir!
Konuğum olduğunuz için çok teşekkür ederim Pırıl Hanım. Son olarak Sanat İlhamlı okuyucularına neler söylemek istersiniz?
Pırıl Ertem: Bu güzel sorular için çok teşekkür ederim, ben de sayenizde kendime keyifli bir yolculuk yapmış oldum. Emeğiniz için çok teşekkürler.
Sözüm şu; şu an kendinizi mutsuz hissediyorsanız veya herhangi bir nedenden dolayı acı çekiyorsanız sanatın ve üretmenin mutfağına hemen girin. Sanat en iyileştirici ilaçtır ve bir şeyler üretmek sıkıntıyı kişinin çok uzağında tutar.
Üzgün müsünüz, sadece bir sayfa üzüntünüzden yola çıkarak bir şeyler yazın, canınızı mı yaktılar, onun koreografisini çıkarın, acınızı dansa dönüştürün, terk mi edildiniz, anılarınızın ve acınızın resmini yapmayı deneyin. Sanat ve üretmek sizi düştüğünüz her an her yerden çıkarabilecek bir kaldırma kuvvetidir.
Pırıl Ertem ⚜
YouTube Pırıl'la Her Telden
Instagram @pirilla_her_telden
Doğru sorular beraberinde güzel cevapları getirmiş. Hayranlık uyandıran ilham verici bir söyleşi olmuş, emeklerinize sağlık. Teşekkürler.
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum Ebrucum, her zaman güzel desteğini hissediyorum 💛 İlham veren konuğum Pırıl Hanıma da çok teşekkür ediyorum 🙏
Sil