İlham Veren Muhtar Serkan Kar ile Söyleşi

Merhaba Serkan Bey sizi ilham veren muhtar olarak görüyoruz. Serkan Bey biraz kendinizden bahseder misiniz?

Serkan Kar: 1 Nisan 1979 doğumluyum. Kendimi şaka gününde hissediyorum :) Evliyim,  İki çocuk babasıyım. Zeytinköy Mahallesi Muhtarı olarak 10 yılı bitirdik. Üçüncü beşteyiz. Üçüncü beşin birinci yılı bitti. Daha seçim dün gibi...

Mahallemizde yaklaşık 22 bin kişi yaşıyor. Üç yüz yirmi sokak ve cadde var. Doğulusu, batılısı, dağcısı, solcusu, okuryazarı vs... var da var. Çok değişik ve florası çok yüksek bir mahalle. Toplantılarda derim " Ben Zeytinköy Cumhuriyet'i Başkanıyım, muhtarı değilim" diye. Çünkü Denizli ilimizde dokuz tane ilçe var. Bu ilçelerden daha fazla nüfusa sahibiz. Bu ilçelerde de kaymakamı, Jandarması, Emniyeti gibi bir sürü müdürlükler var... 

Çok yoğun geçiyor benimde işlerim. Nerede ne olacağını bilemiyorum. Mesela bir öğretmeni bir doktoru veya bir Müteahhiti, kişi aradığı zaman ya ev alacaktır ya hastalığı ya da okulla ilgili bir problemi vardır; bilebilir. Ama benim telefonum çaldığında kişinin beni ne için arayacağını bilmiyorum. Elektrik kesintisi mi, su kesintisi mi, ikametgah için mi diye arayacak?... Ucu yok yani. Bu durum beni mutlu ediyor. Karşındakinin ne için aradığını bilmiyorum. Ben bazen numara kayıtlı değilse "Bismillahirrahmanirrahim" diye telefonu açarım. Çünkü bazen kavga edenlerde oluyor.

İnsanlara faydalı olmaktan dolayı mutluyum. Burası bir zulüm makamı değil. İnsanları kapı kapı gezdirmektense. (Türkiye de 53 bin muhtar var) Muhtar arkadaşlarım gibi insanların doğru şekilde yönlendirme çabası içindeyim. Diğer muhtar arkadaşlarda o çaba içindeler. Elimizden geldiğince insanlara faydalı olmaya çalışıyoruz. Buna devam edeceğim.


Denizli Zeytinköy Mahallesi
Muhtarı Serkan Kar
 


Yerel Yönetimlerde seçilen kişilerin o bölgede uzun süre yaşaması hatta oralı olmasının önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanları ve o bölgenin iyi ya da kötü her dönüşümüne tanıklık eden kişiler daha farkındalıklı hizmet veriyor. Bu sebeple doğup büyüdüğünüz mahallede üst üste muhtar olarak seçilmek nasıl bir duygu? 

Serkan Kar: Mutlu oluyorum demin de dediğim gibi... Kişi kendisini överse ayıp etmiş olur. Gittiğim ortamlarda da biri beni övünce;

 "A! Nefsimi kabartıyorsun, beni böbürlenmeye..." 

Ben yaptım oldu diye girmek istemiyorum. Övgüyle bahsettiklerinde ben o ortamdan kaçarım. Doğru yaptığımı yanlış yaptığımı da bilmiyorum ama karmaşık duygular, anlatamam.

Gittiğim zaman insanlar böyle ayağa kalkıyor, kimisi Serkan abi nasılsın diyor, kimi muhtar amca diyor, muhtarım hoş geldin diyor... Gittiğim düğünlerde, toplantılarda yolda herhangi bir yer de insanlar tokalaşıp "merhaba" demek için yanıma geliyor. Bu beni çok mutlu ediyor. Gurur duyuyorum. İnsanlarda biz iz bıraktığımı düşünüyorum.


Muhtarlığı bırakmayı düşündüğünüz anlar oldu mu?

Serkan Kar: Pandemi (Covid19) dönemi düşündüm. Pandemi de insanlar bir buçuk yıl boyunca dışarı çıkamadı. Ben içeri giremedim. Ekmekti, ilaçtı, yaşlının maaşıydı vs. koş koş... Millet dışarı çıkamıyordu biz içeri giremiyorduk. Çok garipti o aralar düşünmedim değil. Bir söz var; İnsanlar son üç ya da altı ayı unuturmuş diye. Bu Türk genlerin de mi var yoksa Dünya genelinde mi aynı şekilde. Bir ortamı sıcak tutmak gerek unutmamaları için. O bir buçuk yıl şuan düşünüyorum da çok az şey aklımda kaldı.

Cahil bir teyzemiz vardı (Okur yazar değildi). Onun ilaçları vardı. Telefon numaramı bilemediği için (Fransa da yaşıyordu kızları) gittim benim numaramı yazdım fotoğrafını çektim. Fotoğrafımın üstüne basıp beni arıyordu. Bir de bir amcamız vardı. Gazete okumadan uyuyamıyormuş. O amcaya her gün gazete taşıdım. Birçok kişiye dokunduk bir sürü şey yaptık aklımda çok az şey kalmış.

Serkan Beyin Plaketlerinden Bazıları 


Mahalle ile işbirliği içerisinde çok sayıda yaptığınız projeler var. Bunlardan hangileri istikrarlı bir rutin ya da gelenek olarak devam ediyor?

Serkan Kar: Kan bağışı kampanyalarımız var. Her milli günlerde bunu yapıyoruz. Sosyal medyadan bana video, fotoğraf atmayın milli günler için... Onu yapacağınıza gelin buraya bir ünite kan verin, kan paylaşın! Bugünün anlam ve önemi için kan verdim deyin diyorum. Kan bağışları artık rutine bindi. Milli günlerde, Milli günlerin ağır hikayeleri var. O güne hitaben bizim için bir şey yapan atalarımıza, ben kan verdiğim zaman bu aklıma geliyor. Yüz yıl önce bizim, benim için savaşmışlar. Şuan ben 2024 yılında 19 Mayıs, 23 Nisan günleri onlar adına bir ünite kan veriyorum. Onlar bizim için kan döktüler bende bir insana yaşaması için  kan veriyorum. Kan bağışlarken bunları düşünüyorum.

Ağaç dikimlerimiz oluyor boş parklara. Mahallemizde irili ufaklı 55 tane park var. Bunların bir on tanesi atıl durumda. Ağaçlandırılması gerekenleri buluyoruz. Belediyeye rica ediyoruz. 10 Kasım Atatürk'ü anma günü vesilesi ile zeytin ağacı dikiyoruz ya da botanik bahçe yapıyoruz. 

Bunları niye yapıyoruz? Milli ve özel günler vesile oluyor. Mahallemiz yaklaşık 22 bin nüfuslu. Bine yakın yerli mahalle sakini var. Bunun dışındaki nüfus mahalledeki bostanların, tarlaların parsellenmesi ve müteahhit yapımların artması ile geldi. Mahallede büyük bir göç ve sonucunda nüfus patlaması oldu. On beş bini de buraya yedi sekiz yıl önce gelip ev almış. Evin kredisini ödeyen insanlar oldukları için sabah akşam çalışıyorlar. Burada muhtarlığın önünde aktivite yaptığımızda insanlar katılıyor, kaynaşmış sosyalleşmiş oluyor.

Şunu çok yaşadım. Birbirine çok yakın oturan bir aile var. Bu aileler kuzen evlilikleri ile akraba olmuş birkaç yıl önce ve sosyal medyada da arkadaşlar. Mahalledeki etkinliklerimizde karşılaşıp birbirleriyle üç sokak uzak oturduklarını öğreniyorlar. Aynı mahallede yaşadıklarını bilmiyorlarmış. Böylece bu etkinlikler ile kaynaştıklarında bunlara şahit olunca yaptığım şeyin doğru olduğunu düşünüyorum. Ve daha çok aktivite yapmaya başladım. Kızanda var mıdır? Kızanda var sevende...

Muhtarlıkta çocuklar ve kitap severler; "KİTABINI GETİR KİTABINI AL" sloganı ile muhtarlık kitaplığından ücretsiz kitap takası yapabiliyorlar! 


Covid19 salgını insanları daha sanal ortamlara alıştırdı. İnsanlar birbirleriyle daha az sosyal olmaya çalışıyor gibi. Siz Mahalle Kültürünü yeniden canlandırmaya çalışıyorsunuz. Bu çabalarınızı çok takdir ediyorum. Mahalleli dönüşleri nasıl size?

Serkan Kar: İnsanlar kapı komşusunu tanımaya başladı. Binada oturanları tanımaya başladı. Pandemi dönemi bunun çok acısını çektim. Yaşlı bir teyzemiz vardı. Ekmek aldım. Bir ara psikolojimin bozulduğu anda herkesin ziline bastım. Herkes çıktı tabi "Bu kim?" diye.

  " ...ya burada yaşlı bir teyze var. Kim ekmek alacak gelecek beni uzaktan koşturuyorsunuz!" dedim. Binadakilerin apartmanda yaşlı bir teyzenin yaşadığından haberi yokmuş. 

Sonra ne yapalım edelim derken sosyal etkinlikler yapmaya başladık. Şimdilerde Kariyer Günleri denilen etkinlikler düzenledik. Tabii Tv deki İbni Sina belgeselini  çocuklara izlettik. 

Bir gün de Anaokulu Öğretmeni arkadaşımız geldi. Kendisi 13 yaşındayken Ebe ve hemşirelik okuluna Erzurum'a gidiyor. On beş yaşında tayinini Denizli'ye aldırıyor. Tekrar tayini çıkıyor ve Mardin'e sonra Bitlis de görev yaparken eşiyle tanışıyor. Eşi biraz daha oku farklı dalda deyince Pamukkale Üniversitesi'nde Ana Okul Öğretmenliğini okuyor. Şanlıurfa'ya atanıyor sonra Afyon derken yaşadıklarını yaklaşık annesiyle gelen yüz kadar çocukla paylaştı. Bunum gibi birkaç öğretmen, hemşire geldi... 

Yazar Gülsüm Doruk ile Serkan Kar 

13 yaşında bedensel engelli bir çocuk yazarımız var; Gülsüm Doruk. Söyleşi yaptık mahallede onunla. Bunları bende paylaştıkça öğreniyorum. Bir sürü sanatla uğraşan ressam, yazar, oyuncu, müzisyenimiz varmış. Zeytinköy Mahallesi sadece sokak ve caddelerden ibaret değilmiş. Caddelerinde ve sokaklarında  bir sürü sanatçı ve sanat sever barındırıyormuş. Onları gün yüzüne çıkarmaya çalıştım.

Şuna da çok kızıyorum. Belediye başkaları vs.  geliyor herkes fotoğraf çektirmek için yarışa giriyor. Benimle kimse fotoğraf çekilmiyor. Benim bu durum moralimi bozuyor :)

Zeytinköy Mahallesi, Denizli 


Denizli Zeytinköy Mahallesi nasıl bir mahalle insanlar geldiklerinde nelerle karşılaşır?

Serkan Kar: Mahallemiz köklü bir mahalle. Osmanlılardan önce Rumların da yaşadığı bir yer. Rum Değirmenleri varmış. Bundan bir yirmi otuz yıl önce Gezkayalar, Başkayalar, Bozkayalar, Acarlar ve Okçular (benimde sülalemin olduğu) adında ki sülaleler. Mahalle sınırları içindeki Zeytin Yaylasından ovaya gelmişler. Halen bin kadar bu aileler mahallede yaşamaya devam ediyor. Diğer mahalle sakinleri yimi bin kadarı dışarıdan göç edenler. Zamanında ova da tarlalar varmış. Bağbaşı salatalığı denir buranın toprak minrerali, vitamini çok değerli. Çok sayıda parkları ve doğal güzelliği olan mahallemiz göç alamaya devam etmekte. Boş kalan parsel sayısı çok azaldı. Yakında nüfus 30 bini bulur. 

Zeytin Yaylası 200- 300 dönümlüktür. Kendine özgü endemik çimi vardır. O çim başka yerde yeşermiyor. Bir kurbağa ve yılan türü var. Şakayık çiçeğinin başka bir endemik türüne sahip. Bahar aylarında endemik bitkilerle dopdolu oluyor yayla. 

Çadır kampı yapmalarını tavsiye ederim. Suyu da mevcut. Grup halinde gelmek isteyenler olursa bir abimiz var. Onunla tanıştırırım. O yardımcı olur tüm bunlar için.

Zeytinköy Kanyonu da yayla civarında ve kanyondaki galeriler çok eskilerde manastır olarak kullanılmış. Yalnız aletsiz ve malzemesiz gidilmesi çok tehlikelidir. 

Denizli Zeytinköy Kanyonu

Zeytinköy Yaylası ve Kanyonu şehir merkezine sıfır kilometre konumu ile Türkiye de ender alanlardan ve Birinci derece de arkeolojik sit alanı ilan edilmiş. Buradan bile mahallenin  Denizli için ne kadar önemli doğa ve tarih hazinesi olduğu görülmekte. 

Mahalledeki hayvan dostlarımız ne durumda?

Serkan Kar: Yeni çıkan kanundan sonra herkes bir tempo haline girdi. Bir gerçek var biz doğada, dağda, bayırda, çayırda yaban hayatı için kuş için önlem alıyor muyuz? ( İstilcı ağaç kurtları hariç). Normalde kartallar için domuzlar için "bunların popülasyonu çok çoğaldı. Biz bir kısırlaştıralım" diyen duydun mu? ... Duymadın! Maalesef ki merkez de şehirlerde insan eliyle yapılan "işte, köpektir çiftleştirelim, çoğaltalım". Bugün insanların Scottish cinsi kedinin genini değiştirip felçli bir şekilde doğum yaptırıyorlar. Rahat hareket edemediğinden dolayı farklı bir cinsle çiftleştirip genleri bozuldu. Kedi dışarı çıkacak çıkamıyor. Neden? Felçli doğduğundan hasta doğuyor.

Biz insanoğlu olarak dengeye müdahale ettik. İnsanlar bir hevesle hayvan alıyor. Aşısı, maması, temizliği derken bununla baş edemeyince sokağa bırakıyorlar. Önlem almamış, kısırlaştırmamış sokağa bırakıyorlar. Ben de bir hayvan severim. Muğla ve Denizli orman yangınları zamanı 50- 60 çuval mama götürdük hayvanlar için. Yüzde onluk bir kesim sadece hayvan severlerde kendi evladı gibi görüp sahipleniyor. Onlara saygı duyuyorum.

Şöyle bir durum da var. İranlı veya ortadoğu göçmenleri Avrupa'ya göç edebilmek ve Shengen vizesi alabilmesi için hayvan sahiplenip bir takım kriter olarak puan alıyorlar. Sırf bunun için hayvan bakanlar var. Gidemeyince de ülkesine dönüyor. Hayvanı da Denizli de sokaklara bırakıyorlar. Mahallemizde Zeytin Yaylasına yürüyüş yapıp ormana giden mahalle sakinleri  bazı vahşileşmiş köpeklerin saldırısına uğruyor. Hayvanlar gelişi güzel bırakılınca ya vahşileşip insanlara saldırıyor veya ev ortamına alışmış sokağı bilmeyen kedi, köpekte hemen ölüyor. 

Muhtarlığa üç ay önce bir köpek geldi küpesiz. Barınağı aradım aldılar, köpek dişi ve hamileymiş geri getirdiler. Köpek maması verdik yemiyor. Ev yemeklerine alışmış. Kuru fasulye, bamya yemeği yiyor. Bu köpeğin evde bakıldığı belli... 

Geçenlerde mahallede birinin bahçesine doğum yapmış. Bahçe sahibi beni aradı "Köpeğin bahçemde doğum yaptı. Yavru köpekleri çöpe atacağım" diye. Hemen "Dur, yapma!" deyip köpekleri aldım getirdim. Şimdi Köpeğin kulübesi var. Mahalleli ile birlikte bakıyorum. Ben bugün ya da yarın barınağa gideceğim yavrularla. Sahiplenmek isteyenlere cip takipli olmak şartıyla vereceğiz. Bakan aile onu sokağa bırakamayacak. Herkes bu şekilde davranırsa bu çoğalan popülasyonu dengeye ulaştırabiliriz. 

Bir ilginç olaya daha şahit oldum. Zeytinköy Mahallesinin yayla olan tarafında su havzası var. Yaklaşık sekiz tane. Denizli'nin suyunun yarısı buradan gidiyor. Onun yanında bir mezarlık var. Mezarlık Bakanlık tarafından kapatıldı. Defin yasak. 

Bir gün yengem beni aradı "burada defin yasak dendi ama bir defin var" diye. Gittim baktım gerçekten bir defin çocuk mezarı gibi başında taş var. Gayet mezar olduğu belli. Mezarlıklar Müdürünü aradım. Böyle defin izni yokmuş. Polise haber verdik. İki ekip asayiş, üç ekip cinayet büro, sekiz ekip aracı geldi. Savcıya bilgi verildi. Olay yeri incelemeye aldı. Mezarlık açıldı ve battaniyeye sarılmış bir köpek cesedi çıktı içinden. Barınakların kedi, köpek mezarlıkları var. Yetkililere iletseydiler ilgilenirlerdi. Bu durum anlaşılabilir. Çocuğu gibi onu itinalı defin etmiş. Ancak bunu insanları panikletmeden kurallara göre uygularsalar çok daha iyi olur. 

Mahalleli çocukların Serkan Kar'a hatıra mektupları, resimleri


Sanatı nasıl tanımlarsınız? İlgi duyduğunuz sanat dalları veya sanatçılar var mı?

Serkan Kar: Hayat bir film sahnesi. Roller çoktan dağıtılmış. Hepimiz birer figüranız. Bu benim lafımdır  yaklaşık on beş yıldır sosyal medyada da paylaşırım. Tabi ki inanan bir insanım. Bu dünya varsa öte dünya da var. Çok şükür Müslümanım. Dört dörtlük olmasa da dört ikilik diyebiliriz. 

Tornacı makinesinde ham bir madde gelip bütün bir demir gelip insanlara faydalı olacak şekilde arabanın bir manevrasında gerek hidrolik bir parçasında işlenebiliyorsa bana göre Sanatçı. Bir öğretmen çocuğu alıyor  ilkokul çağında bildiği hiçbir şey yok öğretmende becerileri hünerleri ile çocuklara bir şey öğretiyor. O da bir sanatçı. Camii imamı da cuma hutbesinde gidiyor orada mimikleri ile insanlara bir şeyle aktarmaya çalışıyor. Bana göre o da bir sanatçı...

Biz sanat deyince yüzde yetmişimiz şunu düşünüyor. Solist, şarkıcı, türkücü, ressam gibi düşünüyor. Bence pencereyi büyütmek gerek. Ben geniş baktığım için herkes benim için sanatçı. Bir futbolcu ayak hareketleri ile balerin de ayak hareketleri ile karşı tarafa bir şeyler veriyorsa futbolcu da futboluyla veriyor. Böyle düşünüyorum. Sanatçının iyisi kötüsü yoktur.

Hayatımda en çok keman çalmak istedim. Klarnet çalmakta. Çünkü bugün bir hüzün dinlediğimde mesela maddi durumu kötü bir aile geldiğinde o duyguyu keman tellerine veya klarnetin o düğmelerine dökmek isterim. Davulda çalıp gürültü çıkarmak istiyorum. Denedim mi denedim ama ben de o beceri yok maalesef. İkili diyaloglarımın iyi olduğu söylüyorlar. Sanatçı olarak medeni cesaretinden dolayı herkesi seviyorum. Özellikle şu kişi diye bir şey söyleyemem.


Mahallede hangi Sanat etkinlikleriniz oldu? 

Serkan Kar: Muhtarlıkta iki defa resim sergisi açtık. Dört beş tane konser yaptık. Yerel sanatçılarla yaptık. Denizli de tanınan bir ablamız var Sultan Turan. O müziği ile konser verdi. Müzik Severler Derneği'nde dört tane profesyonel sanatçı var. Yaklaşık yirmi kişilik orkestra olarak performans sergilediler. O sırada yetmiş yaşında bir amcamız kalkıp şarkı söyledi. Sesi güzel miydi çirkin miydi? Bana sorarsanız medeni cesaretinden dolayı mükemmel bir insandı. Tarkan mı o mu? Tarkan'ı herkes seviyor (Ulaşılamayanı!) ... Bana göre o amca idi. Çünkü ulaşılabilir.

Özay Gönlüm Denizlili dünya çapında isim yapmış sanatçımız var.  Hayri Dev yine bizim kültür abidemiz. İkisi de rahmetli. Allah rahmet eylesin gani gani. Mekanları cennet olsun. Hala isimlerinden bahsediliyor. Hayri Dev' in torunu dededen gelme bir becerisi var. Torunu mahalle sakinlerimizden. Kendisi ile tanışmamız şöyle oldu; 

Bir gün bana " Nasılsın Serkan abi?" diye selam verdi. Herkesi sima olarak tanıyorum ama isim olarak herkesi bilemiyoruz. Lise de arkadaşları ile "Özay Gönlüm Yaşasaydı Hangi Kelimeleri Kullanırdı ?" konulu  bir tipleme yaptıklarını anlattı. Bende muhtarlıkta sahne alın bunu mahalleli ile paylaşın dedim. 2024 Ramazan ayına özel kukla eğlencesi gecesi onlarda sahne aldı. İnsanlar çok beğendi ve ilgi çok yoğundu.

Bir arkadaşımda görmüştüm  ailecek sine -vizyon izliyorlardı. Muhtarlığa da alalım dedim ama projeksiyon çok pahalıydı. Bana o arkadaşım alıp getirdi. Büyük hoparlörün de hikayesi var. Kedisi kaybolan bir arkadaşımızın kedisini bulursam eğer bana hoparlör al diye anlaştık (maddi durumu iyi biriydi). Kediyi bulduk. O da sözünde durdu ve büyük hoparlörü bize aldı, sağ olsun. Perdesini, demirini başka arkadaşlar hibe etti ve  böylece bir hayalimiz gerçek oldu. Mahalleliye ailecek izleyebilecekleri filmleri, belgeselleri, milli maçları izlettik. Çayını, çerezini, alan yazları bizimle mahalleliyle keyifli akşamlar geçirdi. 


Yeni projeleriniz var mı paylaşmak istediğiniz ve son olarak Sanat İlhamlı okuyucularına neler söylemek istersiniz? 

Serkan Kar:  Yeni projeler, şuan 10 Kasım da ağaç dikme etkinliğimiz olacak. Olursa eğer Acıpayam ilçesi Yazır Mahallesi'nde bir amcamız var. Lakabı Cidali Amca, Tarhana çorbası yapıyor ama Tarhanasız çorbayı yapıyor. Tarhana malzemelerinden hazırlıyor. Yakın zamanda da duyuruları sosyal medya hesaplarımızdan paylaşırız. Herkesi 10 Kasımda fidan dikimi ve muhtarlık önünde  Cidali Amcanın Tarhana çorbasını içmeye  davet ediyorum. 

Sanat ve sanatçıya sahip çıksınlar. Sanatı, sanatçısı olmayan ne bir mahalle ne bir şehir ne de bir ülke değildir. İhtişamlı olsa da olmasa da güzel olsa da olmasa da herkesin birbirine sahip çıkıp sanatı daha diri daha yukarı taşımalarını istiyorum.

İnanın böyle bir şeye ihtiyacım vardı. Çünkü hep böyle lay lay lom geçiyor gibi düşündürtüyor. Farkında olmadan da sanata, kültüre, kaynaşmaya, dokunduğumu  bana hissettirdin, Şeyma hocam çok çok teşekkür ediyorum. Söz uçar yazı kalır. Artık bir ömür boyu insanlar "Serkan Kar" dediği zaman bu düşüncelerimi okuyabilecek. Onun için ayrıca teşekkür ederim. Kaleminize sağlık. Sizde lütfen yazmayı bırakmayın yazın daha da geliştirin kendinizi.


Bende konuğunuz olduğum için çok menunum.  Bu güzel sohbetle bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Umarım ilhamınız başka muhtarlara, belediyelere de örnek olur. Şehir kültüründe unutulan değerlerimizi yeniden hatırlatınız var olun. Başarılar diliyorum ve Zeytinköy mahalle sakinlerine de teşekkür ediyorum. Çünkü böyle birlik beraberlik örneği gösterip size destek olmuşlar. 

Denizli Zeytinköy Mahallesi Muhtarı Serkan Kar ile birlikte söyleşi hatırası 


SERKAN KAR İLETİŞİM 

İlgili Yayınlar 


Sanat İlhamlı ⛬

Yorumlar

Yorum Gönder

Sanat İlhamlı Kalın!

ÖNE ÇIKANLAR

III- Kitap Sayfalarından Beyaz Perdeye

Genç Ressam Süleyman Erdoğan ile Söyleşi

SANATTA YARATICILIK

İSTANBUL' DA ŞİFA BULMAK

Dönüşüm Etkisi

Doğukan Çiğdem ile Söyleşi

Şehrin Dokusu: Heykeller

Picasso'ya Dair

Sanatçı Bahar Bilici Öztürk ile Söyleşi

SARI IŞIĞIN İZİNDE