Sinema Köşesi: NOKTA
«Kainat içinde bir zerre noktacık. Noktanın içinde, nokta onun içinde. Hem kainatın, içinde hem kainat, O'nun içinde. O'ndan ama O değil» Hallacı Mansur
Uzaydan başlarsak göz
merceğimizden derinlere indikçe içimizde de bir uzay (evren) görürüz. Bir nokta
gibi... İşte bu nokta tüm gerçekliği altüst ediyor. Gördüklerimizi sınırlıyoruz.
Teleskoplar, mikroskoplar olmasa bu gerçekliğimizi de aşamayacaktık. Bir Hiç’
lik içindeyiz. Hangisinin gerçek olduğunu insanlık hala sorgulamakta. Kaybolan Nokta’mızı
arıyoruz.
Derviş Zaim’in
“Nokta” (2008) filmi de işte bende bu etkiyi bıraktı. Kaybolan Noktamız nerede?
Diye sorar oldum izledikten sonra. Tasavvuf , mistik, tarih ve günümüzden yola
çıkmış. Soruları sorup cevapları izleyiciye bırakıyor.
Tuz Gölü’nün mekan
olduğu yerde Yönetmen Derviş Zaim Tek Plan (Plan-Sekans) Tekniği ile çektiği filmde
aynı anda geçmiş ve geleceği anlatır. Bu teknikte çekilen en başarılı
Türk Filmi olduğunu düşünüyorum.
Oyuncu kadrosunda Mehmet Ali Nuroğlu, Serhat Kılıç, Settar Tanrıöğen, Sener Kökkaya gibi ünlü ve başarılı oyuncular yer almakta. Film bir ekip işi olduğu için doğru oyuncular ve yönetmen bir araya gelince başarı kaçınılmaz oluyor.
27 Uluslararası İstanbul Film Festivali En iyi Türk Yönetmen
Ödülü: Derviş Zaim
45.Altın Portakal Film Festivali En iyi Yönetmen Ödülü:
Derviş Zaim
45.Altın Portakal Film Festivali En iyi Görüntü Yönetmeni:
Ercan Yıldız
Konusuna baktığımızda; 13.yy’da bir hat çırağının “afvallahü anh” yazısındaki “nun”un noktasını mürekkep bittiği için koyamaz. Mürekkep bulması için şehre giden çırak ile başlayan geçmiş, günümüze dönerek hat çıraklığı yapan Ahmet ile devam eder. Tuz Gölüne gelen Ahmet yıllar önce çaldığı el yazması Kur'an’ı geri vermektir niyeti, yıllar önce işlediği hatadan bir kurtuluş bir kefaret aramak. Filmde bir defada elini kaldırmadan yazma tekniği “ihcam” dan yola çıkıldığı için film kesintisiz tek plan kamerayla devam eder.
13.yy. daki çırak “nun”un noktasını koyabilmiş midir? Bilmiyoruz ama Ahmet o noktayı hataları ile kör olarak tamamlar. Gerçek körlük fiziki midir? Yoksa insanın egolarının körlüğü ile mi bu sonuca varır bunu siz sevgili okurlara bırakıyorum?
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!