Sahaf Ümit Nar ile Söyleşi


Merhaba Ümit Bey sizi tanıyabilir miyiz?

Ümit Nar: Merhabalar. 1973 Eskişehir doğumluyum. Liseyi yatılı okuduktan sonra on beş yıl astsubaylık yaptım ve 2008’de istifa ederek sahaflık yapmaya başladım. Aslında bir sahaf dükkânını devraldım sadece ve ikinci el kitapçılık yapmaya başladım. Henüz çıraklığın yarısını tamamladım diye düşünüyorum, sahaf olmak dediğimiz şey zaman alan, çok birikim gerektiren, epey donanımlı olmayı mecbur kılan bir iş. 

Özetle, 2008’de Beyoğlu Aslıhan Pasajı’nda bir dükkânı kitaplarıyla devraldım, 2019’a kadar orada mesleğimi yapmaya çalıştım ve 2020’de İzmir’e taşındım. O tarihten beri Küçükyalı’daki dükkânımdayım.


Hermes Sahafının serüveni nasıl başladı?

Ümit Nar: Bizim ülkemizde özellikle alt sınıf çocukları yapılarına uygun bir mesleğe yönlendirilmez ve “garanti” sayılacak bir işe girmeleri arzu edilir. Benim de öyle oldu ve yirmi yıl askeriyede kaldım. Bununla birlikte çocukluğumdan beri tabir-i caizse “ne bulursa okuyan” biriydim. Kitaplarla hukukum çocukluğuma kadar gider. Sonra da tayin olduğum İstanbul’da sahafları keşfettim ve Sahaf müşterisi oldum. Gezdiğim, tanıştığım sahaflar asıl yapmam gereken iş konusunda bana ilham verdi ve mecburi hizmet bitince de istifa ederek mesleğe başladım.


Hermes Sahaf, İzmir 


İşinizi, Sahafçılığı severek yaptığınız çok belli. Sahaf Kültürünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ümit Nar:  Sahaflık köklü bir meslek, yazılı kayıtları 500 yıl geriye kadar gidiyor. Modern zamanlarda ilgi azalır gibi olsa da devam edeceğine şüphem yok. Çünkü bir yandan akademisyenlere ve araştırmacılara kaynak temin ederken bir taraftan koleksiyonerlere hitap ediyoruz. Ama aynı zamanda da öğrenci ve dar gelirli okura da uygun fiyata kitap sunuyoruz. Bu, okurla aramızda sağlam bir bağ kurulması demek.

 E-kitaplar, dijital medya artsa da hâlâ dükkân dükkân gezerek aradığı kitabını bulmaya çalışan kitap delileri iyi ki var. Hem internet üzerinden satış yaparak yeni zamana uyum da sağladık diyebilirim.


Sahaflar olarak bir araya gelip fuarlar, Festivaller, mezatlar düzenliyorsunuz. Tüm bunlar güzel bir birliktelik ve dayanışma örneği. Bu etkinliklerde okuyucu ilgisi nasıl ?

Ümit Nar: Festivaller günümüzde özellikle büyükşehirlerde sahaf gezemeyen insanlar için önemli bir olanak. Aynı zamanda genç neslin de sahaf kültürüyle tanışmasına vesile oluyor. Kendi açımızdan da önemli, biz sahaflar da bir araya geliyoruz, eski tip sahaf çarşılarının benzerlerini kurmuş oluyoruz. İşe usta-çırak usulüyle başlamamış arkadaşlarımız için de hizmet içi eğitim gibi oluyor.



Uluslararası Sahaf etkinlikleri var mı ya da yurtdışında tanık oldunuz mu?

Ümit Nar: Ben yurtdışına gittiğimde mutlaka sahafları geziyorum ama bizdeki benzeri sahaf festivaline denk gelmedim. Sadece Frankfurt Kitap Fuarı’nda sahaflara –bizde Tüyap Kitap Fuarı’nda olduğu gibi- bir bölüm ayrıldığını biliyorum. Bununla beraber dünyada sahaf etkinlikleri bizdeki gibi değil. Sahaflık da kısım kısım, biliyorsunuz. Bu işi tam anlamıyla üst düzey yapan “antuquarian/rare book seller” dediğimiz sahafların organizasyonları var, sosyal medyadan takip ediyorum. Ama elbette çok farklı. Her biri kırk elli bin dolarlık bir avuç kitapla (unique, biricik) katıldıkları, hayli üst düzey organizasyonlar yapıyorlar. Bir gün önce ziyaretçi, sonra katılımcı olarak orada olmak gibi arzularım var tabii.


Umarım sizi yurtdışındaki organizasyonlarda da görürüz. 

Her yıl düzenlediğiniz Kitapla Kör Randevu nedir ?

Ümit Nar: Kitapla Kör Randevu ya da orijinal adıyla Blind Date With a Book eğlenceli bir kitap aktivitesi. 


Üzerindeki pakete sadece türü ve konusuyla ilgili minik ipuçları yazılmış kitapları tahmin yoluyla satın aldığınız; bir yandan bilginizi sınadığınız bir yandan da zar attığınız, kitabı sevenlerin çok ilgisini çeken bir oyun. Yurtdışı kaynaklı, Beyoğlu’nda iki kitabevinde görmüştüm. Bunu sanal dünyada yapma fikri aklıma geldi ve yaptım, bu anlamda ilktir diyebilirim. Çok da ilgi çekti, çok taklidi yapıldı, sırf bunun için web sitesi kuranlar bile oldu. Yapan fazlalaşınca ve çoğu da hiçbir yenilik getirmeyince düzenli olarak yapmayı bıraktım. Ama etkinliği sevdiğim için hâlâ arada bir Kör Randevu hazırlıyorum. Kitapları seçmek, ipuçlarını düşünmek, onları hazırlarken biraz munzurlaşmak, azıcık hinlik yapmak, bazen ters köşe yapmak hoşuma gidiyor.



Kör Randevu son dönemde çok ilgi çekti. Ben ilk sizde görmüştüm bu etkinliği. Kişilerin kendilerine alacağı süpriz bir hediye. Hangi kitap olduğunu bilmeden alınması heyecan veriyor. 

Son dönem Paris Moda markası Hermes’in size dava açtığını öğrendik. Öncelikle çok geçmiş olsun. Şuan durum nasıl dava geri çekildi mi?

Ümit Nar:  Dava devam ediyor. Ben Patent Kurumu nezdinde marka tesciline başvurmuştum. Firmanın avukatları dört başlık altında itiraz etti, Kurum üçünde beni haklı buldu. Ama “benzerlik, karıştırma” konusunda onları hak verdi. Durum böyle olunca Patent Kurumu’nda itiraz ettik ve bir süreç başladı. Patent Kurumu tarafında hukuki yollar tükenince de Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde durumun düzeltilmesi için hem Patent Kurumu’na hem de firmaya dava açtık, 10 Ocak’ta ilk celse görüldü, bilirkişi atandı, şimdi 27 Mart’taki ikinci davayı bekliyoruz. Bu absürt ve tuhaf durumun düzeleceğine inanıyorum.


Hermes tarihe mal olmuş bir figür, tanrı ya da bilge. Üstelik Ege topraklarında efsaneleşmiş. Ne Avrupa ne de her hangi bir sektörün tek elinde değil, olmamalıda... Sektörler tamamen farklı! Ben bu süreci kazanacağınızı düşünüyorum. 

Sahafların güncel sorunları neler, ne gibi destekler olursa Sahaf Kültürü ileriye taşınır?

Ümit Nar: Sahaflar geçmişten beri hep merkezi noktalarda, her ilgilinin ulaşabileceği yerlerde konumlanmışlar. Beyazıt, Beyoğlu, Kadıköy gibi; ki bu bütün dünyada da böyledir. Ama son dönemde gittikçe fahişleşen kiralar sahafları merkezden çekilmeye zorluyor. Meslektaşlarım ya kuytu semtlere çekiliyor ya da dükkânlarını kapatıp depolarından ve sadece internet üzerinden satış yapmak zorunda kalıyor. Ki bu durum, sahaf kültürü açısından çok büyük bir risk;

 internet satışı başka bir şey, yüz yüze gelmek, okurun dükkânı gezmesi, gezerken çayını içmesi; kitaplardan, hayattan, güncelden iki satır sohbet etmek bambaşka bir şey. Belki belediyelerin uygun kiralarla yer tahsis etmesi ve küçüklü büyüklü çarşılar oluşturması bu kültürün hayatta kalması için fayda sağlayabilir. Ama aslolan okurun bizi terk etmemesi, ilgisini sürdürmesi. 

Bir de kamu kurumlarının alıcı olarak hayatımızda var olması gerekiyor, hepimizin elinde yaşadığımız şehrin şehir tarihi için değerli olabilecek evrak ve belgeler mutlaka var. Bunlara o şehrin kamu kurumları talip olmazsa yurtdışına satılma ya da bir koleksiyonerin envanterine dâhil olma ihtimali var. Bu da kamuya açık olamaması ve ilgililerin yararlanamaması anlamına geliyor.


Kesinlikle çok haklısınız. Çok kıymetli şehir hafızası dönem ve birinci elden kimi kaynaklar elinizde. Efemeradan daha fazlası diyebiliriz. Buyüzden belediyelerin kültüre yatırımı ya da desteği en önde gelmeli. (Seçimler öncesi bunu da umarım dikkate alırlar.) 

Sanatı siz nasıl tanımlıyorsunuz?

Ümit Nar: Sanat, ta mağaralara çizilen resimlerden beri kendimizi ifade etme ya da ifade edilen içinde kendimize dair bir şeyler bulma aracımız. Bizi diğer canlılardan da ayıran önemli bir unsur. Aynı zamanda kendi türümüz içerisinde de bizi birbirimizden ayırıyor. Ahmet Cemal’in bir yazısında okumuştum, sanıyorum o da Goethe’den aktarmış:

  “İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemeli.” 

Savaşların, katliamların, vahşetin egemen olduğu bir çağda ham bir hayal gibi dursa da bence önemli bir sığınak o yüzden.


Çok çok güzel yorumladınız. 

Son olarak yeni projeleriniz var mı ve Sanat İlhamlı okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Ümit Nar: Ben üretmeye gayret eden bir insanım, sadece kitap alıp satmıyorum. Bazen elime geçen kıymetli, bugüne değin rastlanmamış, bilinmeyen bir evrakı ya da dergiyi, gazeteyi kültür hayatımıza kazandırmaya çalışıyorum. Araştırıyor, inceliyor ve konuyla ilgili bir yayın yapmaya uğraşıyorum; bunu da genellikle kitabiyat dünyamızın önemli dergilerinden Müteferrika’da yapıyorum. 

Bu minvalde devam eden işlerim var, biri yayına hazır birkaç kitap projem var. Hazır olan kitap mesleğe başladığım Aslıhan Pasajı, eski adıyla Krepen Pasajı hakkında mütevazı bir tarihçe çalışması, bu yıl yayımlanacağını umuyorum. Çalışmayı sürdürüyorum, sürdürmeyi sürdürüyorum anlayacağınız. Belki bu sene başlayabileceğim, elimdeki “unique, biricik” kitapları, eserleri dijitalleştirmeye yönelik bir niyetim de var, yetişir mi bilemiyorum. 

Son olarak Sanat İlhamlı okurlarına sevgilerimi yolluyorum, şuraya kadar da sıkılmadan okudukları için teşekkür ediyorum. Böyle böyle birbirimiz bileceğiz ve çoğalacağız.


Bizde çok teşekkür ederiz, güzel sohbet için. Sizi tanımak bizim için bir onur. Yeni kitabınızı ve projelerinizi heyecanla bekliyoruz. 

Hermes Sahaf İzmir de kitap ve efemera tutkunlarını bekliyor. Gidemeyenler olursa lütfen! Sosyal medya dan da aktif paylaşımlar yapan Ümit Nar ve Hermes Sahaf'ı takip edin ☟


Instagram @hermessahaf

Twitter  @hermessahaf

Facebook Hermes Sahaf

İletişim WhatsApp : +90 532 468 07 29

Hermes Sahaf / Ümit Nar 

Yorumlar

  1. Keyifle okudum. Mis gibi kitap kokar sahaf dükkanları çok severim ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derya hanım umarım sizle birlikte bir sahafçıda sohbet ederken görüşmek nasip olur. 🙏🌷 Okuyup yorum yapmanız çok kıymetli çok teşekkür ederim

      Sil

Yorum Gönder

Sanat İlhamlı Kalın!

ÖNE ÇIKANLAR

III- Kitap Sayfalarından Beyaz Perdeye

Genç Ressam Süleyman Erdoğan ile Söyleşi

SANATTA YARATICILIK

İSTANBUL' DA ŞİFA BULMAK

Dönüşüm Etkisi

Doğukan Çiğdem ile Söyleşi

Şehrin Dokusu: Heykeller

Sanatçı Bahar Bilici Öztürk ile Söyleşi

Picasso'ya Dair

SARI IŞIĞIN İZİNDE