II- ZAMANIN RUHU/1890 İstanbul
Tren Garları zamanın ruhunu taşıyan eşsiz mekanlardır. Kavuşma ve ayrılık noktaları. Sirkeci Garı'da onlardan biri. İstanbul'un Avrupa'ya, Avrupa'nın da Doğuya açılan kapısı!
Gar II. Abdülhamit dönemi 1890 yılında hizmete başlamıştır. Dönemin iktidarlığında Almanlara olan yakınlık ile Alman Mimar August Jachmund tarafından yapılmıştır. Eklektik bir mimari özellikte yani sentez bir yapıya sahiptir. Mozaikli camlar, Selçuklu' ya atıf yapan pencereler, Saatleri Paris'ten, taşları Aden'den getirilmiştir...
Yolcu salonları, restoran gibi işlevleri bulunan mekanda birçok yerli yabancı insanın seyahat için bir araya geldiği, birbirinin farkına varıp hüzünlerine, sevinçlerine, ayrılıklarına şahit oldukları yerdir.
19.yy.'a gidersek o dönem en meşhur tren olan Orient Express ile karşılaşırız. Nice Avrupalının İstanbul'u görmesine vesile olmuş; İstanbullunun ise Avrupa'yı...
Cumhuriyet döneminden sonra da birçok yazar, şair, ressam, siyasetçi, gazetecinin buluşma yeriydi. İstanbul'un canlı nabzının en çok hissedildiği bu yerde şimdilerde yeraltı treni Marmaray'a bağlanarak hizmet vermekte. Eski ihtişamını yaşamasa da hala nostaljisi devam etmekte. Gar da bulunan İstanbul Demiryolu Müzesi ile zamanda yolculuk yaşamak adına küçük bir mola verebilirsiniz.
"Yıldızların oyun saati. Akrebin zehri doluyor yelkovanın üzerine. Vakti melekler sırtında taşıyor.
Ellerimi gecenin yumuşak karnında gezdiriyorum. Doğmamış çocuğu hissetmeye çalışıyorum parmak uçlarımda. Bir tren garının rutubet kokan odasında, zamansız tarifelere aldanmış, tutkularımızın trenini bekliyoruz." Tarık Tufan
Not: Bir başka Zamanın Ruhu yazısı için;
Yorumlar
Yorum Gönder
Sanat İlhamlı Kalın!